DİYARBA-KIR’daki bomba bizim de yürüklerimize düştü.
Bunu yapan canileri de şiddetle kınıyorum.
........................
Dikkat edilirse hep TSK ve polis hedef alınıyor. (Araçta PKK
zanlıları da vardı.)
Bunun nedeni Avrupa “terörist örgüt” tanımında sivillere dönük
şiddetin “ölçüt” olması.
PKK ise “terör örgütü” listelerinden çıkmak çabasında.
PKK’nın uzantısı olan PYD’nin IŞİD ile mücadelede -özellikle ABD
tarafından- “kara kuvveti” olarak kullanılmasına dayanarak, örgüt
“uluslararası meşruiyet” kazanmak peşinde.
Kendine bu yolda destekler de buluyor.
Son olarak İsveçli bir parlamenter “PKK’nın terör örgütleri
listesinden çıkarılması” için öneride bile bulundu.
.......................
Teröre karşı başta TSK olmak üzere güvenlik güçleri görevlerini
fedakârca ve cesaretle yürütmekte.
Başarılı da olmuştur.
Örneğin...
PKK’nın silahlı adam sayısı 10 bin ise...
Aradan geçen yıllarda en az 30 bin PKK’lı “etkisiz hale
getirildi.”
Yani...
İstatistik olarak...
“3 kez yok edildi.”
Ama...
Hala en az 10 bin silahlı PKK mensubu dağlarda, kamplarda,
kentlerde varsa, demek ki, TSK ve diğer güvenlik güçlerinin
ötesinde başka bir şeyler var eksik olan.
Bu da “siyaset kadrolarının ve onlara bağlı diplomasinin yeterince
etkili olamadığıdır.”
.......................
Emekli Büyükelçi, Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşarı ve
Milletvekili Onur Öymen “ARKA PLAN- Teröre Yön Verenler” kitabında
şöyle yazıyor:
Sadece terör örgütüyle mücadele etmek yetmezdi.
Terörün arkasındaki güçleri de hesaba katmak, onları bu destekten
vazgeçirmek gerekiyordu.
Terörü destekleyen devletlerle mücadele etmek diplomasinin
göreviydi.
Ve...
Hükümetlerin bu alanda gösterecekleri başarı, terörle mücadelede
etkili sonuç almanın ön koşuluydu.
Türk diplomasisi özellikle 1990’lı yıllarda terörle mücadele
alanında başarılı sonuçlar aldı.
Örneğin...