Türkiye’nin iki “duyarlı” coğrafyası var.
“Güneydoğu”ve “Hatay...”
Bu ikisi tezgâhın iki ucu.
Açayım...
.......................
Güney sınırımız boyunca “PYD kantonları”art arda dizildi.
Sadece 90 km’lik bir alan kaldı.
Fırat’ın batısından Azez’e uzanan bölge.
Hatay’ın bitişiğindeki (doğusunda) Azez zaten PYD kontrolünde.
O 90 km de PYD’nin eline geçerse kantonlar Irak sınırından Hatay’a kadar bir “PYD kuşağına” dönüşecek.
Sonra ?
Plan tabak gibi apaçık ortada.
“Yüzyılı aşkın süredir bir Kürt devletine engel diye denize açılımı olmaması gösterilirdi. Hedef Hatay...”
Hatay’ın özellikle mezhep farklılıklarına oynamak ve kenti bu damardan karıştırmak için fitili ateşlemek...
.........................
Diğer nedenlerin yanı sıra sezilen “Hatay tezgâhı” sebebiyle de Güneydoğu’nun bazı ilçelerinde başlatılan -asker destekli- güvenlik harekâtı çok önemlidir.
Mutlaka sonuç alınmalıdır.
Elbette daha fazla demokrasi ve insan haklarıyla koşut yürütülmesi gerekir ama şu aşamada “güvenlik”önceliklidir.
Tanklar, zırhlılar, askerin özel birlikleriyle büyük harekât başlatıldı.
Odaklanılan ilçeler ve mahallelerde halkın büyük bir bölümü göç ettiği ve başta öğretmenler olmak üzere sivil devlet görevlileri ayrıldığı için bu harekâtın şansı daha fazla görünüyor.
PKK tarafından “sivil halkın canlı kalkan olarak kullanılması” zorlaştı.
Mahallelerde “fiili rehine” konumları nedeniyle müdahale imkânları kısıtlı olan güvenlik güçleri üzerlerindeki “sivil halka zarar vermemek” psikolojik baskısıyla belki de eskisi kadar frene basmak zorunda kalmayacaklar.