Uzakdoğu inançlarında “mantra” anahtar sözcüktür.
Hemen hemen herkesin ayrı bir “mantrası” vardır.
Sadece kendisi bilir, paylaşmaz.
Nasıl ki her kilidin ayrı anahtarı vardır, her ruhun kilidini de açan bir özgün ve kişiye özel “mantra...”
Budist rahipler bir mantrayı yapmaya başladıklarında kelimeleri küçültüyorlar ve heceleri tekrarlamaya başlıyorlar.
Böylece başlangıçtaki kelime anlamını yitiriyor ve yalnız bir “sese” dönüşüyor.
Salı akşamı İstanbul’da Nişantaşı Narmanlı Apartmanı’ndaki Sevil Dolmacı’nın galerisinde (*) İtalyan sanatçı Loris Cecchini sergisindeydim.
Serginin adı “Seed Syllables (tohum heceler).”
Cecchini birbirini tekrarlayarak uzayan dallara ayrılan modüler yapıtlarıyla doğanın yansımalarını sunuyor.
Tıpkı tekrarlanan heceler gibi, tekrarlanan tohumlar da bambaşka görüntülere ve
alanlara dönüşüyor.
Cecchini anlatıyor: “İzleyenler işlerimle geometri arasındaki bağı hissedebilirler. Geometrik İslamsanatlarını çok seviyorum. Yaratılan bütün geometrik desenlerde aslında doğa da var, belli
bir düzen de, düzensizlik de...
Doğa ve geometri arasında bir ilişki yaratmak istiyorum.”
.....................
Sergiden sonra St. Regis terası
Spago restoranda Cecchini onuruna bir davet vardı. Orada başka
sanatçılarla da sohbetler sürdü.
Örneğin...
Türkiye’nin “yaşayan en pahalı Türk ressamı” diye anılan Taner Ceylan...
(Ahmet Güneştekin de öyle.)
35 yaşına kadar tek bir resmi bile satılmamış.