Bir grup dost çarşamba öğle yemeklerinde buluşuruz.
Farklı siyasi görüşlerden olduğumuz için genellikle “politika
konuşulmaz.”
Bizi bir araya getiren “arkadaşlıktır.”
Ama...
Yasak ya da sansür yok elbette.
Gündemde ağır basan bir konu varsa 3-5 laf edilir, kısa
kesilir.
Kendi aramızdaki özel sohbetlere dönülür.
...................
Bütün kamuoyu araştırma şirketlerinin açıkladığı veriler ABD
Başkanlık seçiminde Hillary’ye “açık ara” şans verirken...
Hillary kampanyayı 10 puan ileride götürürken, bu konuyu da
laflamıştık.
Aramızdaki yıllarca Amerika’da kalmış işadamları, Amerika’da eğitim
almış dostlar, yılın birkaç ayını Amerika’da geçiren, orada işleri
olanlar var.
Hepsi “Hillary rahat seçilir” görüşündeydiler.
Sadece bir arkadaşımız “Trump seçilecek” dedi.
Dahası...
“Hillary’ye şans tanıyan” arkadaşlarla “birer takım elbisesine”
iddiaya girdi.
Neden herkes “Trump’ı umutsuz vaka” görürken, o böylesine aykırı
bir tahminde bulunuyordu?
“Çünkü, üniversiteyi Amerika’da okudum. Yıllarca orada çalıştım.
Çocuğum orada okuduğu için eşim orada, ben de çok sık
gidiyorum.
Yani... Yakın ilişkim sürüyor. Sonuç Amerikalıyı iyi tanıyorum.
Trump dışarıdan görünene değil asıl Amerikalıya hitap
ediyor...”
***
Haklı çıktı.
“Geçen çarşamba yemeğinde” ilgi odağıydı.
“Trump’ın seçileceğini” bildiğine göre “başkan olduktan sonra ne
yapacağı, özellikle Suriye ve Ortadoğu politikasını nasıl okuduğu”
soruları yöneltildi.
Arkadaşımız dış politika konusunda da donanımlıdır.
Tahlili ve öngörüsü şöyle oldu:
...................