TSK’nın yeniden yapılanması konusuna devam.
......................
- Cumhur-başkanı, Başbakan ya da Milli Savunma Bakanı’nın
Genelkurmay Başkanı’nı, kuvvet komutanını hatta ordu komutanını
atlayarak daha alt kademedeki rütbeli subaylara doğrudan talimat
vermesi sakıncalı mı?
Bu konuda ciddi eleştiriler oldu.
KHK (Kanun Hükmünde Kararname) ile bu yol açılmış bulunmakta.
Eleştiriler de dikkate alınarak bir analiz için “Silahlı
Kuvvetler’de kurumsal dönüşüm” doktorası yapmış olan -eski subay-
öğretim üyesi Metin Gürcan’ın görüşünü yansıtıyorum. (Gürcan’ın T24
internet gazetesindeki değerli yazılarını tavsiye ederim.)
Olağan durumlar için bu tür müdahaleler sakıncalıdır.
Eğer 15 Temmuz gibi olağanüstü haller için bu yol açılmışsa elbette
yerindedir.
Ben de öyle düşünüyorum.
Başbakan Binali Yıldırım, CNN’de salı gecesi Hande Fırat’a emir
komuta zincirini atlayarak daha alt kademede bir subaya siyasi
iradenin talimat verme yolunun KHK ile açılması gerekçesinin “tam
da bu olduğunu” söyledi.
Darbe kalkışımı olmuş.
Başbakan Binali Yıldırım üs komutanına telefonla ulaşıyor.
“Uçakları kaldırın, darbecilerin uçaklarını engelleyin” diyor.
Aldığı cevap “Yazılı emir gönderin” oluyor.
Yani...
KHK’daki “TSK hiyerarşisini atlayarak siyasi iradenin bir komutana
emir vermesi” böyle -darbe gibi- olağanüstü durumlar için yapılan
bir düzenleme olmalı...
.....................
- Dünyada bunun örnekleri var mı?
Gürcan gene Amerika’dan örnek verdi.
ABD Başkanı’nın pazartesi günleri brifingleri vardır.
Başkan Obama askeri komutanlıklardan bilgi alır.
Başkan bir keresinde Afganistan ve Irak konusunda sahadaki komutana
doğrudan emir verdi.
Bunun “micromanagement” diye adlandırılan “ara kademeleri atlayarak
talimat verme” olduğu eleştirileriyle karşılaştı.
Bir daha da yapmadı.
Normal süreç “siyasi iradenin görüşünü kuvvet komutanlıklarının
bağlı olduğu Milli Savunma Bakanı’na, onun da ilgili kuvvet
komutanına bildirmesidir. Sahadaki komutana kuvvet komutanı talimat
verir.”
.....................
- Harp Okulları’nın geleceği nedir?
Gürcan’ın açıklamasını kendi yorumumla harmanlayarak sunuyorum.
Harp Okulları 2 yıl için -geçici olarak- kapatıldı.
Öğrencilerinin bu okullarla ilişkileri kesildi.
2 yıl sonra kurulacak olan “ulusal savunma üniversitesi” çatısı
altında yeniden ve yeni öğrencilerle eğitim yapacaklar.
.....................
- Üniversitenin rektörü sivil mi, yoksa asker mi olacak?
Henüz belli değil.
Ancak...
Metin Gürcan ABD örneğini anlattı.
Özetliyorum....
Tercihen rektör de, dekanlar da sivil olmalı.
Akademik konular onların sorumluluğundadır.
Ama okulların askeri konularda komutanları da vardır.
Karacıların ünlü “West Point”, denizcilerin “Annapolis” harp
okulları böyle düzenlenmiştir.
Her ikisinde de Amerika’nın en ünlü ve ağırlıklı bilim adamları
ders verirler.
Her ikisi de “Hocalarımızın çoğunluğu (yüzde 65 dolayları)
sivildir” diye övünürler. (Bizim Harp Okulları’nda sivil öğretim
üyesi çok azdır.)
National Defense University “lisans üstü savunma eğitimi
verir.”
Bir çeşit kurmaylık ise Washington’daki “Staff College” eğitiminde
kazanılır.
Deniz Kuvvetleri’nde ise Kaliforniya’daki Monterey bu eğitimi
verir. (TSK da oraya eğitim için subay gönderiyor.)