Türkiye ve İran dışında Ortadoğu’nun bütün ülkeleri cetvelle
çizilerek oluştu.
Biri İngiliz, diğeri Fransız olan Syke ve Picot, koydular cetveli
haritanın üzerine, aldılar birer kalem ellerine ve Osmanlı mirası
toprakları parçalayarak “Alın size devletler” dediler.
“Cetvelle çizilen sınırlar” işte bu kadar dayanırdı.
Ayrıca...
Devlet olmak öyle şıpın işi gerçekleşmez.
Kökü, geleneği, temelleri, yüzyıllar içinde yükselen yapısı ve de
“millet şuuru” gerekir.
Bu yüzdendir ki “Arap Baharı’nın rüzgârları” çoğunu karıştırdı.
Suriye bunun son örneği.
.....................
Kabul edilmeli ki Türkiye üzerine “karamsarlık” psikolojisi çökmüş
bulunmakta.
“Türkiye’nin de bir Suriye olacağı” kuşkuları ve kaygıları var.
Her şey bir yana...
Muhalefet “Başkanlık gelir, Türkiye bölünür” sloganları atıyorsa,
iktidar doruklarından “Asıl başkanlık olmazsa Türkiye bölünür”
yankıları kulaklara çarpıyorsa, bu topraklarda “bölünme”
kelimesiyle yüz göz hale gelinmez mi?
......................
Gene de Türkiye için hâlâ inançlıyım.
“Türkiye’nin hali ne olacak?” sorularına bir süredir şu cevabı
veriyorum.
‘ Atatürk’ün modern Türkiye Cumhuriyeti, 500 yıllık Osmanlı büyük
devlet temellerinin üzerinde kuruldu ve yükseldi.
Daha öncesinde de 1000 yıla uzanan “devlet kurmak ve yaşatmak”
genlerini taşıyoruz
100 yıla yakın laik Cumhuriyet ve 70 yılı aşkın demokrasi
geleneğine, deneyim birikimine sahip.
Atatürk -bütün bilinçli ya da bilinçsiz yıpratma saldırılarına
karşın- bu ülkenin, bu milletin hâlâ çok büyük çoğunluğunu bir
arada tutan ortak ve yüksek değer.
Türkiye bu “büyük ve köklü” devlet yapısıyla bütünlüğünü koruyarak
üzerine üzerine gelen içten ve dıştan saldırıları aşacak ve ayakta
kalacaktır.
Tıpkı diğer -sınırları cetvelle çizilmişlerden olmayan- “büyük ve
köklü” devlet İran gibi... ‘
Bu cevabıma bir de şu eklemeyi yapıyorum:
“Eğer devleti yönetenler çok büyük yanlış ya da yanlışlar
yapmazsa!..”
........................