CUMARTESİ yayımlanan yazımda “Türklerle Kürtler tarihinin”
Abdülhamid’e kadar olan yıllarını yazmıştım.
Bugün devam ediyorum.
....................
ÖNCE kısa bir özet:
9. yüzyıldan başlayarak Türkler ve Kürtler ayrı gayrı olmadan
birlikte yaşadılar.
Fatih’in hocası Molla Gorani, Şeyh Edebali’nin kayınpederi
“Tacettin” de Kürttü.
Osmanlı Hanedanı’nın ilk yakın korumaları ve muhafız birlikleri
Urfa’dan getirilen -Kürt- “Kara Keçililer” aşiretiydi.
Yavuz döneminde “Kürtlerle Osmanlı” bağı daha da güçlendi.
Kanuni bu bağı yazılı “emirname (kanunla)” kalıcılaştırdı.
Osmanlı’nın özellikle İran’a karşı Doğu’daki güvenliğini Kürt
beyleri sağlıyordu.
II. Mahmud (*) ve Abdülmecid dönemlerinde “merkezi yönetime”
geçişle birlikte beylerin imtiyazları kalktı, yönetim İstanbul’dan
tayin edilen bölge valiliklerine verildi.
Bunun üzerine beyler arasında hoşnutsuzluk başladı.
Ve kolayca bastırılan tek tük isyanlar. (Bunlar Kürt halkın değil
beylerin kendi menfaatleri için isyan girişimleriydi.)
.....................
ABDÜLHAMİD tahta çıktığında “enkaz” devralmıştı.
Batı’da milliyetçi cereyanlar nedeniyle isyanlar ve toprak
kayıpları “Osmanlıcılık” döneminin sonlarına gelindiğini
gösteriyordu.
Zeki ve teşhisleri kuvvetli olan Abdülhamid buna doğru teşhis
koydu.
Geri kalan toprakları ve özellikle Doğu’yu da kaybetmemek için
“Osmanlıcılık” yerine “İttihad-ı İslam (İslam Birliği)”
politikasına geçti.