Akşam 8’e kadar TV’lerde sadece “haber kanallarını” izlerim.
Bu arada başta “Euronews” olmak üzere yabancı haber kanallarını da.
Bu ikincileri izlerken sık sık içim yanıyor.
Ülkelerin, izleyenleri mıknatıs gibi çeken “yeryüzü cennetleri” tanıtım filmleri her yarım saatte bir ekranlarda.
Hindistan, Tayland, Yunanistan, Meksika, Maldivler...
En fazla da Hindistan ve Tayland.
***
Bir tane Türkiye’yi yansıtan tanıtım görüntüsü akmıyor ekranlarda.
İlaç için bir tane bile yok.
Havasına, suyuna, kumuna, güneşine âşık olduğumun Türkiye’si neden “kayıp mektupları?”
Denizle dudak dudağa yeşillikleri kanaviçe gibi işlenmiş Ege sahilleri, mavi yolculukları, güneşin altın ışıklarını yansıtan Akdeniz kıyıları... Boğaz’ı, adaları, tarih zenginlikleriyle İstanbul... Zaman galerisinde arkeolojik harikaların uzandığı kalıntılar... Dünyada eşsiz Pamukkale, Kapadokya... Ve daha nice güzellik...
Bunlara “tavan arasına bırakılmış” muamelesi çekmek, gözlerden saklamak neden?
Turizm Bakanlığı’na “arzuhalimdir” bu satırlar.
Hele...
Turizmin kanama yılı 2016’nın acı tecrübesine rağmen bu sessizlik “iç acıtıcı.”
.......................
Özellikle Antalya’da azımsanmayacak sayıda otelin satılmak için müşteri beklediği... Kapalıçarşı’nın “Issız Adam 2” filmine platoya dönüştüğü... Kuşadası’nın, Bodrum’un, Side’nin neredeyse “turist duasına” çıktığı şu “zor süreçte” ciddi bir “tanıtım” kampanyası gerekiyor.
Hem de -hâlâ- vakit varken...
.......................
Bardağın “boş” değil “dolu” ya da “dolabilecek” tarafına dikkat çekmek istiyorum.
Türkiye turizmi üst üste darbeler aldı.