Yerküre üzerinde Türkiye ’nin itibar puanı en yüksek
isimlerinden biri ekonominin kaptanı olan Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan...
Politik şov yapmayan, tam bir “görev adamı...”
Güven veren, kredibilitesi olan “devlet adamı kumaşından...”
Dikkat ediniz...
Babacan bir süredir her konuşmasında “yargının önemi” konusunu
işliyor.
Türkiye ekonomisinin “bağımsız ve tarafsız adil yargıya bağlı
olduğunu” söylüyor.
“Global hukuk ilkeleri çerçevesinde yapılanmış çağdaş hukuk
sistemi” mesajını veriyor.
Özellikle yabancı sermaye için karar almakta “bağımsız, tarafsız,
adil, çağdaş yargı” belirleyici ölçüt.
Çok uzun süre “yargı” üzerine tereddütler Türkiye’nin önünü
tıkamıştır.
Sırf bu engeli kaldırabilmek için hukuk sistemimize “uluslararası
hakem kurumu” dahil edildi.
Türk ortaklarla ticari ilişkiler sorun çıkardığında “uluslararası
hakeme gidilmesi” yolu açıldı.
Paris, Viyana, Zürih’teki uluslararası ticaret mahkemeleri “hakem”
olarak gösterilebiliyor.
Bir de İsveç Ticaret Odası...
“Bunların iç kanunlara olan üstünlüğünü ve Türkiye’de geçerliğini”
kabul eden New York ve Roma anlaşmalarına Türkiye imza koydu.
Böylece yabancı sermaye ile ortaklık anlaşmalarında “hakem
kuruluşlarının taraflarca kabul edildiğini” belirten madde mutlaka
bulunuyor.
Türk ve yabancı ortaklar arasında sorun çıktığında “iç hukuk
yollarına başvurmadan” doğrudan “uluslararası hakeme”
gidilebilmekte.
Türkiye’ye yabancı sermaye yatırımlarının yolu bu “uluslararası
hakemlik kurumunun kabul edilmesiyle” nispeten açıldı.
Yabancı sermaye girişi birkaç kez katlandı.