AK Parti'nin bazı belediye başkanlarını görevden el çektirtmesi, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'lilerin yüreğine oturdu. Bu konu adamları öyle etkilediki, beyefendiler istifaların önüne geçebilmek için her lafı söylediler.
Değerli dostlar, Kemal bey ve arkadaşlarınıda yadırgamamak lazımdır. Çünkü değişemeyenler değişimi anlayamazlar. Çünkü koltuklarına çakılı kalanlar, koltukları bırakmayı anlayamazlar. Çünkü kendilerini bulunmaz hint kumaşı olarak görenler, görevi bir başka arkadaşına devretmeyi anlayamazlar.
Burada yadırganması gereken, bu duruma CHP'nin içinden aykırı bir sesin çıkmamasıdır. Allah aşkına söyleyin, bunların içinde AK Parti'nin iç meselesine, CHP yönetiminin tüm varlığıyla karışmasından rahatsız olan yok mudur?
Peki varsa niye sesleri çıkmıyor? Bu sorunun cevabının, Kemal Bey'in böyle aykırı seslere izin vermeyeceği olduğunu biliyorum. Diyelimki, birileri Kılıçdaroğlu'na "Sayın Genel Başkanım, AK Parti'de referandumda başarısız olan belediye başkanları giderken, o kadar seçim kaybetmenize rağmen, siz baba mirası gibi koltuğunuzda oturuyorsunuz" dese, onları CHP'den anında ihraç eder. İhraç etmeklede kalmaz, önümüzdeki seçimlerde yaşanacak başarısızlıklarıda onların üzerine ihale eder.
Şu garipliğe bakar mısınız? Girdiği her seçimi milletinin desteğini arttırarak sonuçlandıran, Tayyip Erdoğan şeddeli diktatör oluyor. O kadar seçim kaybetmesine rağmen, bir türlü koltuğunu bırakmayan Kılıçdaroğlu ise demokrat oluyor.
Hiç kusura bakılmasın, bunun imasının bile yapılması milletimizin mantığıyla alay etmektir. Eğer CHP'liler demokrasi sözcüğünü ağızlarına alacaklarsa, önce koltuğunda japon yapıştırıcısıyla yapıştırılmış gibi oturan Genel Başkanlarını kaldıracaklar, ondan sonra demokrasi nutukları çekecekler.