CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara Güven Park'tan başlattığı yürüyüşte on sekizinci güne gelindi. Bu şahıs on sekiz gündür "Adalet istiyoruz" diyerek taraftarlarıyla birlikte yürüyor.
Sıcaklıkların tavan yaptığı şu yaz günlerinde, Kemal Bey hariç tüm yürüyüşçülere acıyorum. Çünkü onlar, bir iki süslü cümlenin peşine takılıp yollara döküldüler. Gönül verdikleri partinin organizasyonu olduğu içinde, yollarda Adalet mi aranırmış diye sorgulama yapamıyorlar.
Aslına bakarsanız, bu yürüyüş hem amacı, hemde sıhhat şartlarının uygun olmaması nedeniyle üzerine soruşturma açılması gereken bir yürüyüştür. Dostlar, Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok... Eğer siz, şu sıcaklarda insanları sağlık taramasından geçirmeden yollara dökerseniz, yürüyüş esnasında gerçekleşen tüm ölümlerin sorumlusu olursunuz.
Hiç kusura bakılmasın, Kemal Bey'in Ankara'dan İstanbul'a kadar yaptığı yürüyüş masum bir yürüyüş değildir. Bu yürüyüş tüm yargı sistemini töhmet altında bırakan bir yürüyüştür. Hatırlayın, bunlar yürümeye başlamadan önce, vekillerinin tutuklanma talimatının Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verildiğini iddia ettiler.
Ey hakimler, savcılar, bu iddialar doğru mu? Doğru değilse, sizin yürüyüş başı olarak Kılıçdaroğlu'nu çağırıp bu iddiaları isbatlamasını istemeniz gerekmiyor mu? Buradan açıkca ilan ediyorum, yargımızı böyle töhmet altında bırakanların cezalandırılmamasını bir TC. Vatandaşı olarak hazmedemiyorum.
Yeri gelmişken şu can alıcı soruyu soralım: CHP başının Adliyelere çağrılması için ne bekleniyor? Bu adamların yargının üzerine attıkları itamlar, Kılıçdaroğlu'nu çağırmak için yeterli değil mi? Sayın Savcılar, Sayın Hakimler, Ankara'dan başlatılan bu yürüyüş sizin üzerinizde baskı kurmak için yapılmaktadır. Buda Anayasanın 138. maddesinin ihlalidir.