Efendimizin dünyaya teşrifinden kırk gün önce çılgın bir Habeş kumandanı olan Ebrehe, görülmemiş bir ordu kurarak tüm dünyayı istila harekatına başladı. Binlerce fil ve deveden oluşan ordusuyla her yeri silindir gibi ezip geçiyordu.
Ancak, çok kıymetli bir ticaret merkezi olan Mekke'yi tahrip etmeden, şehrin lideri Abdülmuttalip hazretlerinden teslim almayı düşlüyordu. Bu maksatla şehri kuşatıp beklemeye başladı.
Hz. Abdülmuttalip ise, düşman askerleri tarafından gasp edilen koyun ve develerinin hesabını sormak için Ebrehe'nin çadırına gitti. Ebrehe Mekke'nin teslim edilme işini konuşmaya geldiğini sanarak, Abdülmuttalip hazretlerini saygıyla karşıladı. Fakat Efendimizin muhterem dedelerinin şahsi meselelerini konuşmaya geldiğini görünce çok şaşırdı.
Ben sizi Mekke'nin teslim şartlarını konuşmaya geldiniz sanmıştım, dedi. Bunun üzerine Hz. Abdülmuttalip şu ibretlik cevabı verdi: Mekke Allah'ın evidir, onu ancak O'ndan isteyebilirsin, ben kendime ait olan koyunların ve develerin hesabını sormaya geldim.
Ebrehe: Sen yarın görürsün, şehrini yerle bir edeceğim, diyerek bağırıp çağırdı. Ertesi sabah ise, Sûre-i Fil'de bildirilen mûcize tahakkuk etti ve Ebrehe'nin ordusu bir tek canlı kalmamak üzere yok oldu.
Değerli dostlar, günümüzün Ebreheleride bir oldu bittiye getirip, Kudüs ve Mescid-i Aksa üzerinde istedikleri tasarrufu yapmak istiyorlar. Dün Ebrehe emrindeki asker ve fillere güveniyordu. Bunlarda ellerindeki gelişmiş silah ve para gücüne güveniyor.