Aykut Kocaman maçı bir hafta önce, Alanya maçı bittiğinde
başlattı. "Mazeretsiz çıkacağımız ve kazanmazsak, bahanemiz
olmayacak bir maça çıkacağız" diyerek, ekibini Beşiktaş maçına
odakladı.
Samandıra'da haftanın ilk nefesi alındığında; "kazanacağız" diye
verildi. Ligin altıncı haftasında, sezonun finaline çıkmaya
hazırlandılar. Henüz yolun başındayken, herkesin omzuna verilen çok
ağır bir yüktü bu. Hesapların - kitapların içinde, her şeyi hem iki
yönlü, hem de iki defa düşünmek gibi zorunlukları da vardı.
Hata yapılmayacak, hata kollanacak. Sabırlı olurken, aynı zamanda
agresif oyun tarzı da korunacak. Tribünleri oyuna çekmek için çok
koşulacak. Birçok şeyi aynı anda yapmak, hem de tabelaya "galip"
yazmak zorundaydılar.
Şenol Güneş tüm bunların farkında ve bu baskıyı kendi lehine
çevirebileceğini de biliyordu. Ama Kadıköy'ün baskısı içinde
oyuncularının ruh halini normale çevirmek için formülü yoktu.
Taktikler verilmiş, uyarılar yapılmış fakat sahadakiler kendi
oyunlarına başlamışlardı. İki kırmızı kart var.