Eşik o dakikaya denk geldi. Birlikte hareket edip, doğruyu
bulduklarını gördüler. Bunun üstüne de son Dünya Şampiyonu'na
fırsat vermediler. "Oluyor galiba" dedikleri andan itibaren de
gecenin süprizi için hazırlıklarını yapmaya başladılar.
Şanslıyız; çünkü Cengiz Ünder gibi ekstra bir oyuncumuz var. Mahmut
ve İrfan'ın son iki yılı zaten bu tip mücadelelerle geçmişti. Burak
Yılmaz kaptanlığının hakkını verirken, defans dörtlümüzün hatasıza
yakın pozisyon aldığını, aklı ön plana çıkardığını da izledik.
İlk golün duran toptan gelmesi planın bir parçası. İkincisinin yine
soldan gelmesi de Şenol Hoca'nın "maden" işlemesi. Rakibin en zayıf
halkası (Lucas Digne) üzerinden bir kafa pası, bir gol atağı.
Deschamps'ın ikinci yarıya sol bek değişikliği ile başlaması boşuna
değildi.
Evet; Şenol Güneş her anı ve pozisyonu hesapladı. Beklenenin aksine
4-1-4-1 ile oynadı. Devre bittiğinde biri itirazdan iki sarımız
vardı. Yani; öyle "vur - kır" da yapmamıştık. İkinci yarının en
önemli oyuncusunun yaptığı net kurtarışlar ile Fransa kalecisi
Lloris'in olması da "bizim çocuklar"ın ne kadar doğru oynadığının
göstergesi.