Aykut Kocaman'ın stratejisini ve geliştirme modelini doğru
buldum ve desteklemeye de devam edeceğim. Çünkü karşımızda
hamasetten uzak, mantık ve ölçümler çerçevesinde "nasıl daha iyi
oluruz?" sorusuna sahip biri var.
Şöyle anlatayım; Beşiktaş'a kaybeden takım için "Fenerbahçe böyle
mi oynar?" diyenlerle konuştum. Elbette haklılar ama "Bu takım
Fenerbahçe mi?" karşılığını verdim.
Biraz düşündüklerinde, gönüllerine hitap eden takım kalitesiyle,
bugünkünü karşılaştırma imkanı buldular.
F.Bahçe'nin kadrosu, şampiyonlukta yarıştığı rakiplerinin gerisinde
bir kaliteye sahip...
Ne süreyim başıma!
Başka bir arkadaşım Akhisar maçında yenilen gollere isyan ediyordu.
"İki bek çalımı yemiş, üstelik defans yerleşmişken gol yenmiş. Ne
yapılacaktı?" diye sordum; "Hata Aykut Hoca'nın, bekleri iyi
çalıştırsaydı, çalım yemezlerdi" dedi. Yetişmiş, okumuş, futbol
dünyasının içinden gelen birisinin görüşüydü bu.
Eskiler, "Ne yaptın elime, ne süreyim başıma" demişler.
Bu yüzden Fenerbahçe performansını teknik adam üzerinden
sorgularken, ona hangi oyuncuların, hangi bütçenin, her şeyden öte
hangi tribünlerin verildiğine bakmalılar.
Volkan olayının nedeni
Aykut Hoca'dan son basın toplantısında Volkan Demirel açıklamaları
geldi. Denk bir oyunda, Beşiktaş'ı üstelik sahasında yenmek
üzereyken, Volkan'ın kendisini attırmasını hazmedemedi Aykut
Kocaman. Sadece kupa finali için avantaj sağlamayacaktı, psikolojik
üstünlüğü de ele geçirecekti.
En tecrübeli oyuncusundan gelen davranış sapması böyle bir sezonda
kabul edilebilir olmaktan çok uzaktı.
Üstelik yediği golde de yüzde yüz hatası varken... Şanssızlık,
beceriksizlik veya formsuzluk kabul edilebilir futbol
gerçekleriyken. Taş uzaktan gelmez
Aynı Querasma'nın attığı yumruk gibi, davranış bozukluğu tahmin
edilebilir olmaktan uzaklaştırır ihtimalleri. Çaresi yoktur
yani.
Aykut Hoca diyemiyor ama...