Bu sezon ilk defa bir maçın kenar tarafından yönetildiğini
gördüm. Koeman'ın elindeki kadroyu seçme şansı zaten sınırlı iken,
içerden yaptığı görev değişiklikleri, aynı kadro ile iki farklı
oyunu oynama kararı zor günleri geçerken, rahat bir nefes alan
Fenerbahçe'yi getirdi bize.
Oyuncu becerisindeki sınırlı kaliteyi, ikiye bölerek yeni bir karar
verdi Hollandalı. Sekiz kişi koşturup, kalan üçüne (Valbuena,
Slimani ve Ayew) "gol de size kaldı" taktiğine döndü.
Kendisinden önceki gibi "Bir görelim bakalım" fikrine gelmeden, kimin; ne yapabileceğini futbol adamı gözüyle ölçtü.
2-0 biten ilk yarının ardından "empati" girdi devreye. Maçı kazanmak önemliydi. Rakip teknik adamın Valbuena'nın kanadığı daha çok kullanmak isteyeceğini tahmin etti.
Frey'den taktik disiplin istedi, dönüp Ayew'e de muhtemelen aynısını söyledi. Alanya'nın baskısı bu akılla gelişmek istedi ama atakları hem ortaya yönlendirerek, kendi kalabalıklarında boğdular.
İlginçtir; hepimizin gözündeki birinci isim Slimani olmasına rağmen, maçın etkili isminin Frey oldu. Son 10 dakikayı tek santrafora dönmesiyle birlikte Slimani'nin öne taşıyamadığı takımı, uzun toplara saldırarak rahatlatmayı da başardı. *** Altı maçtır ligde kazanamayan takım, milli maç arasına galibiyetin morali ve keyfi ile girecek. Bu yenilenme hamlesinde çok değerli hamle şansını da tanıyacaktır.
Ve elbette Valbuena.... Eğer artık oyun karakteri olmayan, mücadele takımıysanız; tecrübeli yıldızınıza da maçı emanet edersiniz. Koeman'ı Cocu'dan farklı bir yapan da bu akıl zaten. Kurt Fransız, kendini önemli görenleri yanıltmadan oynuyor. İyi mücadele ediyor, fizik gücü yettiğince de koşmaktan sakınmıyor.
Bir de Şener'in sakatlığı ve sonrası.
Oyuncu kenara giderken neredeyse tüm takım gelip, sırtına vurdu.
"Birliktelik" lafla olmuyor. Birbirine sahip çıkan ve arkadaşı için üzülen bir grup yaratılıyor. Bu oyuncu duruşu belki bugünü kurtarmaz ama yarının temeli olur.