Şampiyonlar Ligi'nin hikâyesindeki City ile Fenerbahçe'nin
durumu benzer aslında. Guardiola, Premier Ligi kasıp
– kavurduğu takımıyla, bir numaralı
kupanın kulpuna kadar geldi ama tutamadı. İstanbul'da aslında
herkesin favorisi var ama akıllardaki soru, Guardiola bu sefer
kazacak mı? Bir günlüğüne bile olsa futbolun cenneti haline gelen
şehirde, İtalyanlar ile İngilizler'in hesabı aynıydı; kazanıp,
dönmek. Olimpiyat Stadı bu akşamı ihtişamı ile karşıladı. Kozlar
paylaşıldı. De Bruyne'nin sakatlığı ile birlikte ilk satırların
"acaba" sı yine akıllara düştü. Manchester City, en akıllı – en
etkili oyuncusunu kenarda oturtup, planını ve hiddetini ertelemeye
sokmadı. Hepsi bu finalin özlemi içinde, "Niye" diye sormadan
kendilerine, kaldıkları yerden devam ettiler. De Bruyne olmasa bile
bir planları vardı.
İnter beşli defansı, iki orta sahası ile ördüğü duvarın konforunda
oynamayı tercih etti. "Araya sızma" tek hedefti
ama buna bile bir – iki kere dışında izin vermediler. İtalyanlar'ın
savunma aklı ve disiplini üst düzeyde, rakibin her oyuncusuna
çıkartılmış bir ezberle oynadılar. Hepsi...