Bu maçın mesajı nedir? diye sorsalar;
"Önyargılar yerle bir oldu" derdim...
Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe'ye geldiği belli olduğunda müthiş bir
karamsarlık vardı. Çoğunluk defansif, durağan, sıkıcı bir oyun
bekliyordu. Bu nedenle itirazlar da güçlüydü. Hazırlık maçlarında
da doğrusu bu beklentilerin paralelinde performanslar izledik. Ama
Aykut Kocaman ilk resmi karşılaşmasında santrforu, oyun kurucusu ve
defansının en önemli ismi olmadan bu sezon nasıl bir takım
izleyeceğimizi gösterdi.
Daha ilk baştan önde baskı ile başladılar oyuna... Golü yediler
(bunun hikayesi de ayrı) yine de arzuladıkları veya
hedeflediklerinden vazgeçmediler. Bir an önce topu kapıp, en akıllı
seçimi yapıp en etkili hücumu yapmanın peşine düştüler.
Kocaman, tek ön libero ile oynadı.
Sonucun önemli olduğu bir deplasman maçında Topal-Souza ikilisinden
vazgeçti. Geçen iki sezondakilerin yüreğini yetmediği "Defansif"
diye eleştirilen Aykut Hoca karara bağladı.
Aslında bu bir manifesto. Şunu iyi biliyor, önemli olan kiminle
oynadığın değil, nasıl oynadığın.