Eğer takım olma sürecini henüz geçememişseniz, performanslara
ihtiyacınız olur.
Sezon başından beri Fenerbahçe'nin başrolünde Valbuena oynadı.
Tecrübeli oyuncunun transfer edilme nedeninin altında "vazgeçmeyen
karakteri" yazıyordu ve Fransız tüm bocalama anlarında "Ben
buradayım" dedi. O'nun yanına katılacak birkaç oyuncu daha
gerekiyor elbette. İlk on birdeki ilk maçında Janssen'in her şeyi
ile kendini maça vermesi de, "perçinli" galibiyeti getirdi.
Josef'in de dün orta sahayı tek başına kapattığını, ilk yarıda
stoperlerin arasına girerek iki önemli pozisyonu engellediğini
söylemeliyiz.
Hazır santrforunu ilk defa oynatabildi Aykut Kocaman. Orijinal
stoperi Neto'yu ikinci kez tahtaya yazabiliyordu. Mehmet Ekici ilk
resmi maçına çıktı. Ligin beşinci haftasında bu kadar çok "ilk"
olunca, problemin de nerede olduğunu anlamakta güçlük çekmezsiniz.
Eşiği geçmek için vazgeçmeyenlere birkaç ismin daha eklenmesi
gerekiyor. Giuliano ve Ekici benim sonraki adaylarım.
Maç eksiklerini tamamlayıp, taktiği ve takım arkadaşlarını
tanıdıkça daha farklı oynamaya, daha çok sorumluluk almaya
başlayacaklar. Anlaşılamayan defansını yerleştirmesine rağmen,
rakibe net pozisyonlar ve gol imkanı vermek. Skorda iki farkı
sağladıktan sonra topun kendisinde kalmasını sağlamak adına kısa
paslara geçildi. Bu oyunu hücum aklına çevirememek, oyunun
temposunu yükseltmeyi denememek de enteresan. Fenerbahçe kadrosu
ciddi şekilde özgüven travması geçiriyor ve Beşiktaş maçı öncesinde
skoru yeterli bularak, haftayı galibiyetin keyfi ile geçirmeyi
tercih ediyor. Çok haksız sayılmazlar.
Ama coşkuyu oyunlarına katmadıkları sürece taraftarlarının da
kalplerini kazanamazlar.
Bu maçın özelinde iyi oynaması gerekmiyordu Fenerbahçe'nin;
kazanması yeterliydi. İlk dakikadan itibaren de bunu hissettirdiler
ve istedikleri skora ulaştılar. Ne olduklarını ve hangi hedefe
koştuklarını hatırladılar-hatırlattılar...