Böylesine bıçak sırtında çıkılan maçta, yedinci dakikada öne
geçmek, çöl sıcağında buz gibi su bulmak gibi oldu. Neredeyse
forvetsiz sahaya çıkıp, oyunu mücadele üstüne kurmak isteyen bir
rakip karşısında rahatladılar, yeni bir hikayenin peşine düştüler.
Ama anlatımı da, konusu da birbirinden kopuk, ne dediği, ya da ne
demek istediği anlaşılamayan bir anlatım çıktı ortaya. Hedef sadece
kazanmak olunca, kalan dakikaları tabelaya ve saate bakarak geçiren
bir Fenerbahçe izlemeye başladık.
Aslında geçen haftaların sıkıntısını çekmeye devam ediyorlardı.
Sakatların-eksiklerin üstüne, yenileri de eklenince, ortalık
bilinmezler ile kaplandı. Sezon başından beri "muamma" anlarında
ortaya çıkıp, sorumluluk alan Valbuena da 10. dakika dolmadan
"sakatlar" arasına katıldı. En etkin bölümün, en önemli oyuncusu
Isla da kulübeye gelmek zorunda kalınca, çalışılmış
planların-setlerin de bir anlamı kalmadı. Kalan sürede bu kez
"mücadele" etmesi gereken taraf Fenerbahçe oldu.