Tosic’in, hakemin burnunun dibinde kafa atmaya çalışması, derbilerin aslında yıldızlara mahsus olduğunu bir kez daha gösterdi.
Büyük maçları, büyük oyuncularla kazanırsınız. Fenerbahçe
sezonun finalini oynadı ve Galatasaray maçından sonra,
Dolmabahçe'de de Hollandalılar ile zaferini ilan etti. 41. dakika
elbette dönüm noktası. Fenerbahçe için maçın ezberi bu
değildi. "Bekle, fırsat kolla" taktiği bir anda
bitiverdi. Rakip taraftarla dolu bir statta, kendi oyununu kurmak
zorunda kaldı. Ne yapacağını bilemez halde, eveleyip-gevelerken,
günün ikinci artisti -ilki Van Persie- Cenk Tosun'un top
yerine hakemle uğraşmasını, hızla hücuma çevirdiler. Ofsayt
çizgisinde ince ince dolaşıp, golü buldular.
Aynı şaşkınlık Beşiktaş için de geçerliydi. Koca sezonda sadece
sekiz dakika (Konya maçının 82. dakikasında
Necip atılmıştı) 10 kişi oynamışlardı. Beş rakibi eksik
kalmıştı ama kendileri için yeni bir tecrübeydi bu. Şenol Hoca için
de hamle kararı için "Orta sahadan mı,
önden mi?" sorusuyla geçen dakikalarda, Atiba'nın
yokluğunda orta saha rakibe geçince, Talisca'ya geldi kement.
Yine kırmızı karta döndüğümüzde, o ana kadar oyunu tek kale haline
getiren, üstünlüğü kuran ve akışa baktığınızda kazanmaya yakın
takımdı Beşiktaş. Tosic'in, hakeminburnunun dibinde kafa
atmaya çalışması, derbilerin aslında yıldız
oyunculara mahsus olduğunu bir kez daha gözler önüne
serdi. Tüm hücum girişimlerini, Lens üstünden yapan Fenerbahçe
için, Şenol Hoca'nın özel önlem almaması, belki takımına olan
güveninin işareti. Ama maç boyunca kalesindeki tüm tehlikeleri
yaşatanın bu futbolcu olması da ilginç.
Meşhur sözdür; "Şımardıysan eğer, düşmana ihtiyacın
yoktur..." Eğer rakibi küçümsersen, üstelik bir derbide
bu havayı solursan, bedelini ödemekten başka çaren de
kalmaz. Kadıköy'e "yenilmemek" üzerine gelip, yeni
stadındaki ilk yenilgiyi yine Fenerbahçe'den almak da ayrı
bir ironi Beşiktaş için. Ali Palabıyık'ın
tartışılacak kararları her iki taraf için de var. Ama bir
gün önceki Mete Kalkavan gibi yapmayıp, özellikle kırmızı için
yorum