Hem Şampiyonlar Ligi hem de Süper Lig öncesindeki hedef
maçlardan biriydi Fenerbahçe açısından. Sevgili Alper Kazan'ın
ruhuna ithaf edilen, performansın yanında ruhu da olan bir
karşılaşmaydı.
Sakarya'da, dolu tribünler önünde futbolcular kadar Jesus
için de mesajlar olan bir
stattaydılar. Peşine düşülen bir takım
istiyordu Fenerbahçeliler… Bunun hakkını verecek bir takım ve
oyuncu grubu da sahada olmalıydı.
Skor olarak dengede geçse de, oyun açısından her seçeneğin
F.Bahçe'nin elinde olduğunu gördük. Geçen seneden farklı İsmail ve
Lincoln yeniydi. İkinci yarıda da Bruma devreye girdi. Takımın
problem çözme becerisinin üst düzeyde olması gereken, beşli defans,
önünde de üçlü defansif orta sahanın olduğu
'Yenebiliyorsan yen' takımı
yapmıştı Şota…
Rakibi 'sıfır' şutta bıraktıkları halde, rakip kaleciyi görmekte
zorlandılar. Bu maçın Dinamo Kiev karşılaşması öncesinde ne kadar
doğru bir seçim olduğunu da kanıtlıyordu bu görüntü.
Lucescu da takımını bundan farklı
oynatmayacak, penaltılara kadar gitmek
isteyecek. Ön taraf...