Son iki eleme grubunun "kaybeden" oyuncularının açıklanan kadroda yer almayıp, yıldızlarını parlatmaya başlayanların boşluğu doldurduğu bir dönemdeyiz. Millilerimizin şu andaki tek görevleri, geçmişin küskün izlerini silerek, yeniden Milli Takım taraftarlarını tribüne çekmek, inanç sinerjisini yaratmak olmalı. Milli maçların İstanbul'dan uzaklaştırılmak zorunda kaldığı bir ortamda, hepimizin "Benim takımım" diyeceği yeni ve yıpranmamış yüzlerin performansına ihtiyacımız var. Bu oyuncu grubunun çok ciddi eksikleri var. En başında da oyun aklı olabilecek, maçın liderliğini taşıyacak karakter yok takımda. Bu yüzden mücadele edenleri görüyoruz ama organizasyonun altına elini sokan yok ortada. Ligin baskısından mı diyelim, yoksa yeni neslin böyle bir figür yaratmamasını eleştirelim; bilemiyorum. Bu yüzden taktik oluşumu da bu çocukların dünyasından görüp, yorumlayabilecek bir kenar yönetim fikrini de aramalıyız belki de. İrlanda Cumhuriyeti sert ama bir o kadar da sürprize kapalı bir takım. Kendi ezberleri içinden sonucu arıyorlar ama doğru yerleşimlerde ekstrayı üretecek oyuncuları yok. Bizimkiler için de benzer görüntüler vardı. Emre Akbaba veya Yusuf Yazıcı'nın kapasiteleri olmasına rağmen, deneme yapmamaları ilginç. Problem sonunda özgüven bölümüne takılıyor. Oynadıkları takımlarda da geçmiş milli deneyimlerinde de abileri bu işleri yapıyordu. Şimdi ise parmaklarımız onları gösterecek. Bu sorumluluğu alabileceklerine inandıklarında, işte o zaman "ekolümüze" geri döneceğiz. Kozadaki tırtılın kelebek olmasını bekliyoruz. Bu yüzden kazanmak morali etkileyecek, sonraki maçların rüzgarı da olacak. Çok özledik böyle bir takımı.