Başakşehir-Beşiktaş maçı bittiğinde Abdullah Avcı'nın
konuşmasını bekledim.
"Şimdi" dedim, "Aykut Kocaman'ın tercümanlığını yapacak"... Kazanan
taraf olarak maçtaki hakem yorumları için tek kelime etmedi. Sadece
futbolcuları konuştu, pozisyonlar geldikten sonra da medya...
TAKDİR HAKLARI BEŞİKTAŞ'A
Bir gün önceki derbide üç kez penaltı kararı vermesi gerekirken,
"oyna" diyen Bülent Yıldırım'ın bu kararlarının, bir gün sonraki
maç için olduğunu düşünüyordum.
O karşılaşmayı kazanan, büyük avantaj sağlayacaktı. Halil Umut
Meler'in neredeyse tüm takdir hakları Beşiktaş lehine oldu
maçta.
Muhtemelen dördüncü hakem Serkan Çınar'ın uyarısı ile Medel'in elle
oynadığı pozisyonu, Adebayor'a mal etti. İkinci sarı güme gitti,
sahadaki sayılar eşitlenmedi.
Hakem kararları üzerinden konuşmanın anlamsızlığını
savunanlardanım.
Fakat bir-iki değil, birçok maçın hükümlerinde standart farkını
görmek, genç hakemlerin bile rüzgarın etkisinde kaldığına şahit
olmak, sahadaki mücadele etmek isteyenlere fırsat verilmediğini
hissetmek durumundayız. ALPER'İ 'TAK' DİYE ATTI
AMA...
Tüm lig sezonlarının en rekabetçi ve zevkli sezonunu yaşarken,
dengeyi bozacak bu tavır aslında Aykut Kocaman'ın şikayet
ettiğinden bile daha bariz ortada.
Akhisar'da Alper Potuk'u "tak" diye atan Bülent Yıldırım, aynı
kararı Fernando için veremiyor.
"Hakem hataları"nı böyle değerlendirirseniz, neler olduğunun daha
çok farkına varırsınız. ÇALIŞMANIN KIYMETİ
Biraz empati için standart farkını vurguluyorum.
Aykut Kocaman'ın yerine koyun kendinizi. Başına geçtiğiniz takımın
parası kısıtlı, satmadan alamıyor, transfer imkanlarını neredeyse
yok. Rakiplerin geçmişi var, oturmuş kadrolara sahipler,
Galatasaray 40 milyon euro harcamış, yeni takım kurmuş.
Onlarla baş etmek için tek çaresi var; çok çalışmak, daha güçlü
olmak, fazla koşmak.
Kalitesi sınırlı oyuncuları ile bir si...