Büyüklerin korkulu rüyası olan bir deplasmandan, rakibe pozisyon
vermeden ve beş gol atarak döndü Fenerbahçe. Maçı nasıl
yorumlayacağınız, nereden baktığınız ile ilgili.
Bu sonucu diğer üçlüden biri alsaydı, övgü kelimeleriyle süslenmiş
yorumlar görecektik. Ama böyle bir sonuçtan sonra bile azalan
şampiyonluk şansı konu oldu.
Ya da Aatıf'ın golünü, Valbuena'nın ayağından izlesek, O'na forma
şansı vermediği maçlar için Aykut Kocaman ana hedefti.
Ne yazık ki, maç sonundaki taraftar yorumlarına da baktığımda maçın
performansından ziyade, kenarda oturanlar üzerinden
memnuniyetsizlikler vardı. Genç Elif'i niye görmek istememiş veya
Valbuena yine mi oyuna sokulmazmış.
Bu bakış açısıyla birlikte yürüdüğünüzde neden Fenerbahçe'nin
deplasmanda en çok kazananı, ya da kendi sahasında en çok kaybedeni
olduğunu da anlıyorsunuz. Rakibe ihtiyaç yok ki; kendi taraftarı
bile karşısında bu ekibin.
5-0'ın tadını çıkartıp, keyfini yaşayacaklarına, sahada ter
dökenlerin hakkını vereceklerine, hala bilinmeyenin performansının
peşine düşüyorlar.
Takım evriliyor
Aykut Kocaman'ı eleştireceğimiz bir çok nokta var. Birincisi de
durum stratejilerinden uzak durmasıdır. Kendi çizgisini bozmuyor ve
esnemesi gerektiği anlarda bile, statükonun üretmesini
bekliyor.
Ancak beceri oranı sınırlı kadrosunu geliştirip, evrime uğrattığı
da bir gerçek. Top sürüp, şut çekme dışında bir özelliği olmayan
Aatıf'tan, bir takım oyuncusu çıkardı. Adam kovalatıyor, pas
yaptırıyor, gol noktası olmasını da istiyor.
Alper Potuk ise artık forvet alternatifi.
Adam adamada kullandığı becerilerini artık üçüncü bölgede
sergilemesini istiyor. Takımı karşıya taşıyan orta saha olmaktan
çıkartıp, üçüncü bölgedeki tehlike olmasını peşinde.
Oğuz Kağan artık bir ilk onbir oyuncusu. Eksiklik halinde ilk
tercih durumuna geldi. Defansif orta saha Neustadter, Rusya milli
takımında bile stoperde görev aldı. Elif Elmas ise sırasını
bekliyor.
Yarışın ateşi
Fenerbahçe, Galatasaray beraberliğinden sonra sekizde sekiz hedefi
koydu. Biri gitti, kaldı yedi tane. Bu performans bugünün
matematiğinde onları şampiyon yapmaz. Ancak üç hafta sonra farklı
olacaktır.
Kadro olarak da, bütçe olarak da üç rakibinin de gerisinde
kalmasına rağmen Aykut Kocaman'ın takımı hala yarışın içinde
tutması çok önemli bir başarı. Üstelik sahada yaşadığı
şanssızlıkların hiçbiri rakiplerinin de başına gelmedi. Onlarda
rakibe asist yapan defans oyuncusu veya kendi kalesine gol atma
ustası kaleciler yok.
Buna rağmen liderin iki galibiyet gerisinden gidip, hala "Ben de
varım" diyorlarsa, bunun sebebi; sistemin aklı ve herkesin şikayet
ettiği "sorumlu oyun"dur. Fenerbahçe daha agresif oynamalı mı?
Elbette… Ancak adama "Ne verdin elime, süreyim yüzüme" derler.
Pareria'ya 70 milyon euro'luk takım yapıldı, bu senenin rakamı ise
17 milyon euro… Fenerbahçeliler'in "gerçekliğe" dönmesiyle birlikte
tribünler de başkalaşır, zor dönemden geçilirken radikal hamlelerin
de yapılması kolaylaşır. Bu yüzden Osmanlıspor maçındaki Kadıköy
atmosferi, bu sezonun da, geleceğin de planlanmasını
kolaylaştırır.