Fenerbahçe Başkanı Ali Koç bugüne kadar hiç yapılmayan bir
şekilde, takım içinde yaşananları anlattı. Soyunma odalarında geçen
konuşmalardan, bire bir değerlendirmelere kadar Samandıra'nın
resmini çizdi.
Bu kadar detaylı olmasını eleştirenler de haklıdır, açıklığı
savunanlar da... Sonuçta önce veya sonra tüm bunlar duyulacak,
yazılacak, belki de doğru olmadığı da savunulacaktı.
Şimdi bize ne kaldı? Bakalım...
Samimiyet
Koç ve ekibi, hem futbolculara, hem de teknik heyete çok samimi ve
açık davranmışlar. Bunu sorunları öğrenmek için de uygulamışlar,
kendi buldukları çözüm yollarını anlatırken de... Comolli'ye
"Tedbir al" demesi, Cocu'ya, "Kuzey duruşunu bırak, oyuncuya dokun"
tavsiyesi;
"İşinize karışmam, ama gereğini yaparım" samimiyetidir aslında.
Ancak bu yakınlık oyuncu bölümünde yanlış yorumlanmış, Volkan
Demirel başta olmak üzere, bazıları çizgileri karıştırmış
görünüyor.
Bunun da gereği yapıldığına göre, Samandıra'ya "balans ayarı"
yapıldığı sonucu çıktı ortaya.
Samandıra kaosu
Söylenenler, tam bir "çivisi çıkmış" Samandıra'yı da ortaya
koyuyor. Futbolcular racon kesiyor, yardımcılar takımın yenilgisini
bekliyor, oyuncular gruplaşmış; Kuzey Afrikalılar teknik adama
"gider yapar" hale gelmiş.
Ali Koç'un yaptığı, kendi ifadesinde olduğu gibi çok geç kalınmış
bir müdahale aslında. Ancak tüm sorumluluğu kendi getirdiklerine
değil, önceden kalanlara yıkması kabul edilemez.
Bu olayların ilk önce Comolli-Cocu ikilisi tarafından tespit
edilip, tavır alınması gerekiyordu. Esasında Comolli'nin Volkan
Demirel'i odasına çağırıp, "Ne yapacağız kaptan?" diye sorması
lazımdı. İpin ucunu kaçırmışlar, kaosu kabul etmişler.
Çözüm yeri
Bir şey karışmasın, başkan Koç, bunları şikayet olarak değil,
tespitler olarak aktardı. Yönetimler çözüm yerleridir ve şikayet
etmeye de hakları yok. Semih Özsoy ile beraber, "ne oluyor?" diye
cümleye girdiler ve "gerekeni" yaptılar.
Bundan sonra daha verimli ve disiplinli bir Samandıra
olacaktır.
Ancak bu kadar çok ispiyonajın yapıldığı bir çatıda, mutluluk zor
olur.
Bilmeleri lazım.
Felfese nasıl değişti?
Ali Koç ve ekibi, gerçekten de kulüp yapısına uygun olmayan bir
hamle yaptılar. "Üreten" haline gelmek için, "yıldızlar karması"
bağımlılığını kaldırdılar. Bunun için Comolli geldi, Cocu da aynı
gerekçeler ile seçildi.
Ancak bu prensipleri önce yapanların kabul etmesi ve arkasından
gitmesi gerekiyordu. Takım içinde, özellikle yerli oyuncuların
"gençleşme" hamlesini inandırıcı bulmamaları ve tavır almaları
ilginç.
Zaten sigortalar da o noktada attı.
621 milyon euro borcu ödemek için uğraşanlar, "Karşılarında takım
zayıf olursa, prim alamayız, para kazanamayız, maç kaybederiz, çok
eleştiri alırız" diye düşünenleri buldu.
Takımın profesyonellerce yönetilmesini isteyen, hiyerarşik yapıyı
değiştiren Ali Koç'un bakış açısını, şartlar gereği "Alisilin"
hamlesine döndürmek zorunda kalması da ayrı bir ironi. Türk usulü,
her zaman geçerli bir yöntemdir. Pedegogların dediği gibi; "Yerinde
atılan bir tokat, bazen hayat kurtarabilir."