Rahmetli İslam Baba (Çupi), bazı tespitlerinde "otostopçu"
nitelemesini yapardı. Yani, hiçbir şey yapmayan ama gitmesi gereken
yolu başkasının çabasıyla ya da parasıyla kat edenler için bunu
söylerdi.
Vardar karşısındaki F.Bahçe kadrosunu izlerken aklıma geldi. Geçen
senenin kadrosundan sadece üç isim farklıydı. Cameni, Dirar ve
Valbuena yeniydiler. Makedon Ligi'nin iyi ama bizim kulvarların
"sıradan" takımı karşısında, burnu büyüklerin saniye saniye ders
aldığını izliyorduk. Yıllarca Alex, o gittikten sonra da Emre
Belözoğlu'nun arabasına binen "otostopçu" arkadaşlardı sanki. Hiç
biri sorumluluk almadığı gibi, bir şey yapmayı da denemiyorlardı.
Hemen hepsi ötekinden bir şey yapmasını bekliyor, sahada koşar gibi
gözüküyor, iyi direnen rakip karşısında "farklı" olduklarını
gösterebilecek tek hareket yapmıyorlardı. Bu arkadaşlar, diğerinin
imzaladığı sözleşmedeki rakamların kendilerinkinden farklı olduğunu
gördüklerinde "bıdı - bıdı" konuşur, haksızlığı dile getirirler
çoğunlukla. Ama iş sahada konuşmaya geldiklerinde hepsi bir anda
"kekeme" oluverirler. Aykut Kocaman'ın cidden işi zor. Sanki bugünü
görmüş gibi maç öncesinde "Göztepe maçındaki kişiselleşme olmazsa"
dedi. Ama takımının aklına bunu sokmamış, sokamamış. Beklentilerin
o kadar altında kalan bir kadrosu var ki, soyunma odasında ne kadar
isyan etse de, oyuncularına Fenerbahçe'de oynamanın ne olduğunu
anlatamamış.
Önceki maçlarda formaya takılıyordu bazıları. "Fenerbahçe'nin rengi
yeşil olmazmış"... Sanki sahada forma oynuyor. Bu kez sarı
giydiler, Pazar günü çubuklu giyecekler muhtemelen. Ama o formanın
karakterini, değerini ve giyenin hangi sorumlulukları
üstlendiğinden habersizler.