Son Kadıköy etabında, yeni sezonun provasını yapmaları, tribünleri doldurmaları ve takımlarını 12 kişi oynatmaları için en doğru zaman
Bir gün önce, Avrupa Şampiyonu olan basketbol takımının gölgesinde kalmış bir takımdı Fenerbahçe. İlk 45'i ilgi yalnızlığı içinde, ne yapacaklarını bilemeden geçirdiler. Üstelik uzatma dakikalarında gelen golle de soyunma odasına demotive gittiler. Maçın dönmesi, bilinen dinamikler içinde takımın oyuna el koyması çok mümkün gözükmüyordu. Fakat Van Persie'nin 48'de tabelaya beraberliği asmasıyla birlikte, büyük takım refleksi geceye damga vurdu. Mücadele ve oyun konsantrasyonu el değiştirdi. Gençlerbirliği oyuncuları kazanmaktan vazgeçip, skoru korumak, kalelerini tehlikeden uzak tutmak için dengeli kalmayı tercih ettiler. Böyle oyunların anları vardır. Maç kilitlenmiş, iki oyuncu grubu da risk almaktan vazgeçmişse, bir hata, bir seçim veya bir ustalık sonucu belirler. Hatayı Gençlerbirliği yaptı. Sakatlık olmasa, ilk on birde oynaması mucize olan İsmail'in düşürülmesiyle penaltı geldi. Öne geçen Fenerbahçe'yi tehdit edecek Gençlerbirliği inadı da yoktu. En iyi bildiklerini yapan, bölgelerini savunan ve temaslı mücadeledensakınmayan tarzları ile galibiyeti hanelerine yazmayı başardılar. Trabzon maçı öncesinde, puan olarak Galatasaray'ın gerisindeyken bu üç puan aslında sezonun en önemli hayat öpücüklerinden bir tanesi oldu. Antalya'ya sekiz puan fark atarak, dördüncülüğü yani Avrupa Kupaları'na gitmeyi garantilediler.