F.Bahçe on biri açıklandığında, bir haftadır Samandıra'dan
çıkmayan Ali Koç ve ekibinin ruhunun yansıdığı anlayışı gördük;
"Taktik - maktik yok; bam bam bam..." Sezonun dönüm maçında, ne
kadar ofansif oyuncu varsa, listeye yazılmıştı. Orta sahadan
vazgeçip, "Biz değil, onlar düşünsün" sürpriziydi sanki. Rakibin
hangi özelliği veya dezavantajı bu kararı aldırmıştı Koeman'a
bilemeyiz ama, normal bir aklın ürünü değildi. Üç temposuz veya
şeffaf (Valbuena, Frey, Benzia) oyuncu ile böyle bir maça çıkmak,
zaten teslimiyeti kabul etmekti.
İlk yarıda üstünlük Galatasaray'da olsa da, etkinlik
Fenerbahçe'deydi. Skor 2-0'a geldiğinde gollerin başlangıcında
duran toplar vardı. Böyle bir oyun üstünlüğünde, pozisyonu akan
oyundan bulamadılar. Belhanda'yı topla birlikteyken iyi baskıladı
Fenerbahçe. İkinci yarı Alper hamlesiyle Fenerbahçe pas noktası
sayısını artırdı. Daha öne oynamaya başladıkları gibi, atak
olgunluğunu da yaptılar. Galatasaray, takım halinde 2-0'a sırtını
dayamanın cezasını ödedi. VAR ile penaltı geldi, Jailson'un
vuruşuyla da beraberlik sayısı.
Yine de bunları yazmak boşuna. 20 yaşında, pırıl pırıl bir genç;
Koray Şener Fenerbahçe tribününde fenalaştı, hayata veda etti.
"Genetiğimizde var" inancını taşıyıp, herkesin umudunu kestiği bu
takımın, arkasında durmak için oradaydı. Mekanı cennet olsun
yavrumuzun.
Bitiş düdüğünün peşinden birbirlerine saldıran cibilliyetsizleri de
gördükten sonra, gerçeklerin, vefat eden renktaşlarının arkasından
tribünlerini bırakıp gidenlere ait olduğunu belirtelim. Futbolcular
birbirini tokatlıyor, kulübedekiler futbolculara saldırıyor, ateşi
yakan Soldado ile Belhanda ise hiçbir olay karesinde yok. Örnek bir
provoke izledik yani. Bu beraberlik Fenerbahçe'ye "galibiyet" gibi
yazacaktır.
Kendi sahasında 2-0'dan puan kaybeden Fatih Hoca'nın derdi daha
büyük. Tavşan da bitti, şapka da gitti.