Düşe-kalka devam eden lig haftalarının daha heyecanlı hale gelme
ihtimali vardı maç öncesinde. Başakşehir'in puan kayıplarının
ardından, bir de Galatasaray ile oynayacak olması, Şampiyonlar Ligi
için yeni bir heves yarattı. Fenerbahçe kupada yarı final ile en
yakın başarı için hırsını bileylese de üstündekilerden en az
birisinin puan kaybedeceği bir haftada, fırsat peşine de düştü.
Advocaat, maç öncesinde "gidebildiğimiz yere kadar" derken, oyuncu
grubunun istikrarsızlığında, hep bir "acaba" sorusunu cümlenin
görünmez yerine bırakıyordu.
Akhisar, alt tarafındakiler puan kaybetmişken, bonus puanın peşine
düşecekti elbette. Ama öyle bir ilk 45 yaşandı ki, Fenerbahçe'nin
yapamadığını da kendileri gerçekleştirdiler.
Golü rakip atıyor, öne geçiyorsun.
Ayağındaki topu rakibe veriyorsun, penaltıdan golü yiyorsun.
Esas felaket Volkan Demirel'in kırmızı görmesi olurdu. Genç hakem
Meler, boş kaleye bakmak yerine, topun yönüne göre yorum getirdi
pozisyona.
"Bu oyunla, nasıl kazanacaklar" diye merakla sahaya bakarken, üst
üste korner atışlarıyla birlikte Akhisar ceza alanının içi panik
anları yaşamaya başladı.
Geçen hafta sonu Sow'un şutunu, kontrol edip golü atan Van Persie,
bu kez gol vuruşu öncesindeki vuruşun sahibiydi. Kötü şutiyi pas
olunca, De Sousa tabelaya yeniden "galibiyet" rakamını
kondurdu.