Aykut Kocaman'ı Fenerbahçe'nin başına getiren neden, kulübün başka çıkış şansı olmamasıydı. Para yok, transfer yasak, sattığın kadar alabiliyorsun, ya serbest oyuncu bulacaksın ya da kiralık.
Kalite olarak geride kalmış bir takımı ancak Aykut Kocaman gibi bir sistem ve prensip hocası ayağa kaldırabilirdi.
O da işe koyuldu.
Şimdi hızlıca düşünelim... Santrforunuz dördüncü hafta geldi. Yeni oyuncular ve hocanın bir uyum dönemi geçirmesi gerekiyordu. Bir plan yaptınız, iyi değildiniz ama bu kez de çok önemli bireysel hatalar ile goller yediniz, puanlar kaybettiniz. Buna rağmen "Devam" diyorsun, 6'da 5 yaparak da devreyi üçüncü bitiriyorsun.
İlk onbirin yarısı yok
Periyot hamlesi yapman şart, ama sana tek transfer yapılmıyor. Neden?
Çünkü yeni oyuncuya bütçe ayırırsan, elindekilere ödeme yapamayacaksın.
Transfer yapman yasak, Ozan Tufan'ı da gözden çıkarmak zorunda kalıyorsun.
Kaldığı anda takımın disiplin dengesi de, otorite çizgisi de bozulacak.
Açığı altyapıdan kapatmaya çalışıyorsun.
Üç oyuncunu yukarı çekiyorsun, tam önüne bakacaksın; en iyi oyuncun Guliano sakatlanıyor. Bu da yetmiyor, peşinden üç stoperin de sakatlanıyor.
Birden bire ilk onbirinin yarısı değişiyor.
Defansı toparlamak için, orta sahanı da değiştirmek durumundasın.
Hasan Ali'ye indirgemek
Yine çalışıyor, bu eksikleri en aza indirmek için sistem ve plan değiştiriyorsun.
Belki de bu sezon oynadığın en iyi maçta (Trabzon) berabere kalıyorsun.
Rakibe çok net iki kırmızı verilmemiş ama herkes "Hasan Ali ön libero oynar mı?" diye konuşuyor.
İşte; Aykut Kocaman'ın "Yok artık öyle yağma" dediği nokta burasıdır.
"Yoklar"dan bir şeyler "var" etmeye çalışırken, iyi niyetle futbol deyimleri ile planını organize ederken, en önemli oyuncunla (Valbuena) takım gerçekleri çizgisinde ters düşerken, hakemler gelecek senin yakana yapışacak ama...