Aykut Kocaman yeni takımını belli bir fizik kaliteye getirdikten sonra, oyun kalitesi için uğraşıyor. Bunu gerçekleştirmek adına da santrforuna kavuşmak için dört maçın geçmesini bekledi. Şimdi Janssen'i takımla bir araya getirmek için iki haftaya daha ihtiyacı var.
Ligin çeyreğini "Neyi, nasıl yaparız?" sorusuna cevap aramakla geçirirken, zirve hedefi olan üç takımla da oynamak zorunda kaldı.
Yani; bir felaket senaryosu yazılmış, Aykut hoca ve takımına da "Şansınıza küsün" denmiş.
Yedinci hafta biterken iki yenilgi, iki beraberlik aldılar. Yukardaki nedenlerle bunları açıklayabiliriz. Sıkıntıları aşacaklar, güvene ve zamana ihtiyaçları var da diyebiliriz. Ancak Akhisar maçındaki oyunu, çaresizliği, etkisizliği açıklamaya bunlar yeterli değil.
Hakemle açıklanamaz
Beşiktaş'a ilk yenilgiyi tattıran takımın, yakaladığı rüzgarı böyle heba etmesi inanılmaz ve Bülent Yıldırım ile de açıklanamaz. Peki, ne değişti de gelişme yolunda giderken, birden bire böylesine geri vitese takıldı.
Birinciliği Valbuena'ya veriyorum.
Son maça kadar Fransız sahanın efendisiydi.
Serbest oynuyor, ayak basmadık yer bırakmıyor, büyük sorumluluk alıyor ve problemlerin çözüm ortağı oluyordu. Akhisar'da Valbuena sol kanatta taktik disiplin ile oynatıldı.
Sahaya Vardar taktiği ile çıkmış, rakibi durdurmanın formülünü adeta Makedon teknik adamdan kopyalamıştı Okan Buruk... TV'den izleyenler görüntüye gelen yarı sahada on bir Akhisarlı'yı çokça gördü.
Bu durumda Valbuena pas ve akıl üretiyordu. Aykut Kocaman, Beşiktaş galibiyetiyle birlikte sorumluluğun takım arasında paylaşabileceğine inandı. Diğer oyuncuların da sorumluluk alacağına, farklılık yaratacağına güvendi. Bir duvara karşı oynarken, zaten uyum problemini aşamamış bir kadro, sürekli patinaj yaptı.
Bazen çözüm kaostadır
Topu Valbuena'ya bıraksalar ne olurdu? Aykut hocanın ilk analiz hatasıydı bu... Oyun devam ederken, rakip etten duvar örmüşken, hücum çabaları nafile hale gelirken, Alper Potuk'u yanında oturtması, ikinci vahim tercihti. Sezona ikinci santrfor olarak başladı Alper. İyiydi... Sakatlığı onu biraz geri itti ama Beşiktaş maçıyla, formda bir şekilde geri döndü.
Adam eksilten, faul alan, rakibi kart problemine sokan futbolcusunu, ilk on birde tercih etmese bile, ikinci 45'e beklemeden sürmeliydi. Mehmet Ekici ve Giuliano, neye göre birinci tercihti, bilemem. Bazen çözüm, dengede değil, kaostadır. Aykut Kocaman tecrübesi bunu da fark etmeliydi.
Çaresiz oyun nedeniyle yine "umutsuzluk rüzgarı" sardı Fenerbahçelileri.
Enseyi karartmasınlar. İyi ve bir şeyler yapmak isteyen bir kadrosu var takımlarının.
Problem performanslarda. Bu nedenle her şey bir dokunuş ile değişir.
Sorun sistemde, fizik kalitede veya oyuncu karakterlerinde olsaydı, geçmişte olduğu gibi böyle bakamazdık.
DOKUNULMAZLAR!
ki sezondur, her yangına yetişen hakem kararlarından en çok faydalanan takımdı Beşiktaş. Fikret Orman federasyondan, hakemlerden şikayetçi oluyor ama oyuncularına gösterilmeyen kırmızılar, ikinci sarılar veya penaltı yorumları hafızalarda.
Daha ilk maçta Cüneyt Çakır'ın verdiği penaltıyı atlamadan, Trabzonspor maçında Pepe'ye çıkmayan sarı, Talisca'nın palamut gibi kırmızısı geldi önümüze.
Beşiktaş'ın eski başkanı Yıldırım Demirören ve Beşiktaş'ın eski belediye başkanı Yusuf Namoğlu iki sene önce olsa "Bunlar hata" diyebilirlerdi.
Ama istikrarlı hale gelmiş, dokunulmaz serisi var artık.