Güven Sak Dünya Gazetesi

Ali Rıza Amca yine derin bir merak içindeydi

20 Eylül Perşembe günü gazetelerin ilk sayfasında memlekette zinhar kriz olmadığına dair resmi açıklama yer alırken, spor sayfalarında görülen hava bir başkaydı doğrusu. Akşama UEFA Avrupa Lig’inden...

24 Eylül 2018 | 397 okunma

20 Eylül Perşembe günü gazetelerin ilk sayfasında memlekette zinhar kriz olmadığına dair resmi açıklama yer alırken, spor sayfalarında görülen hava bir başkaydı doğrusu. Akşama UEFA Avrupa Lig’inden takımlarımızın maçları vardı. O sabah, Ali Rıza Amca, Beşiktaş’ın maçı hangi kanalda yayınlanır diye yine derin bir merak içindeydi. Ortada bir gariplik vardı. Bir süredir izlemek istediği futbol karşılaşmalarının hangi kanalda yayınlanacağını ancak yayın saatinden birkaç saat önce öğrenebiliyordu. Bugüne kadar hiç olmayan bir şey oluyordu. Ortada normal olmayan bir iş olmalıydı. Acaba bu neyin alametiydi? Bitmeyen kur intibakı krizinin elbette. Gelin anlatayım.

Maçların hangi kanalda yayınlanacağını neden artık çok geç öğreniyoruz?

İlk 20 Eylül günü dikkatimi çekti. Aslında Dünya Gazetesi yazarlarından Fatih Özatay o öğlen yemek yerken söylemese yine dikkatimi çekmezdi. O, gazetelerin spor sayfalarını da okur, maçları da izler. Ben ikisini de yapmam. En son 1974 FIFA Dünya Kupası’nda futbolu sevmeye gayret ettim. Olmadı. Neyse parantezi uzatmayayım, gördüğümü anlatayım.

Akşama, UEFA Avrupa Lig’inde Beşiktaş-Sarpsbourg, Akhisarspor-Krasnodar ve Dinamo Zagreb-Fenerbahçe maçları vardı. Gazetelerin spor sayfalarında her bir maçın bir nevi künyesi yer alıyordu. Şablon sanırım hep kullanılan şablondu. Her iki takımın kadroları bir kutu içindeydi. Maçın başlama saati için bir yer vardı. Maçın hakeminin adı ve hangi milletten olduğu da veriliyordu kutunun içinde. Sonra maçın yapılacağı yer belirtiliyordu. Beşiktaş maçı, mesela, Vodafone Stadı’ndaydı. Şablonda bir de yayın yer alıyordu, amaç hangi televizyon kanalından yayınlanacaksa onu haber vermekti. İşte orada, Hürriyet gazetesi, “henüz belli değil” diye yazmıştı. Diğerleri ise orayı boş bırakmışlardı. Bu durumda, Ali Rıza Amca o sabah maçın yayınlanıp yayınlanmayacağını yine öğrenemedi. Bekleyecekti. Neden?

Memlekette döviz kuru intibakının bir türlü bitmemesinden elbette. Türk Lirası Amerikan Doları karşısında her gün perişan olunca, maç yayınlarını dolar cinsinden fiyatlayarak önceden satın almak giderek zorlaşmaya başladı doğal olarak. Anlaşma yapılan tutarları ödemek zorlaştı. Bu maç yayını yalnızca, bir de kendinizi, mesela yeni bir hastane açacak, fabrika kuracak girişimcinin yerine koyun cesaretiniz varsa. O nedenle her proje erteleniyor bu aralar. Gezin etrafı görün. Yeni Ekonomi Programı (YEP) zaten bunu açık seçik belgeliyor. Durumu kabul ediyor.

Türkiye nasıl dolar basamazsa, UEFA’nın maç yayın haklarını Euro üzerinden fiyatlamasına da karışamaz

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türk lirası artık kurtulmuş sayılır mı? 01 Ekim 2018 | 581 Okunma Ali Rıza Amca yine derin bir merak içindeydi 24 Eylül 2018 | 399 Okunma Para bol bulamaç olunca, yatırımcı ne yapar? 17 Eylül 2018 | 228 Okunma Bütün bu işin Türkiye’nin ihracatına bir faydası olur mu? 10 Eylül 2018 | 157 Okunma Aslında Y kuşağının işi daha zor 07 Eylül 2018 | 343 Okunma