Güven Sak Dünya Gazetesi

Amerikasız TPP Şili’de imzalandı

Geçen haftaki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, bu yıl dünya ticareti açısından birbirine zıt iki önemli resmi yan yana getirdi. O gün Şili’de, 11 Asya Pasifik ülkesi, bir zamanlar...

12 Mart 2018 | 104 okunma

Geçen haftaki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, bu yıl dünya ticareti açısından birbirine zıt iki önemli resmi yan yana getirdi. O gün Şili’de, 11 Asya Pasifik ülkesi, bir zamanlar Amerika’nın liderliğinde görüşmelerine başlanan TPP (Trans Pacific Partnership) anlaşmasını, Amerikasız yeni haliyle CPTPP (Comprehensive and Progressive Trans Pacific Partnership) olarak imzaladılar. Yine o gün, Amerikan Başkanı Trump, Vaşington’da demir, çelik ve alüminyumdan alınan ithalat vergilerini artırma kararını törenle imzaladı. Dünya ticareti konusunda iki hareket hattı somutlaşmaya başladı. Bugün isterseniz hızlıca bu gelişmelerin Türkiye açısından manası üzerine iki kelam edeyim.

Geçmiş dönem kapitalistleri ile yeni teknolojik dönüşümü yönetmek hiç de kolay olmayacak

Doğrusu ya, ben bu iki resmi yan yana gördüğümde, aklıma geçenlerde Vaşington’da bir uluslararası ticaret uzmanından dinlediklerim geldi. Oradan başlayayım. Uzun yıllar Amerikan Ticaret Bakanlığı’nda çalışmış olan uzman, “Biliyorsunuz Başkan Trump müteahhit. İnşaat sektörü son derece yerel ve doğrusu teknolojisinde 1950’lerden beri belirgin bir değişiklik, bir sıçrama olmadı. Şimdi onun bu yeni teknolojik devrimin getirdiklerini kavraması son derece zor duruyor” demişti. Sonra da “Ticaret Bakanı Wilbur Ross ise demir-çelik sektöründe zor duruma düşen firmaları yeniden yapılandırarak zengin olmuş bir banker. Uluslararası ticaret konularından anlar ama yalnızca demir-çelik sektörü ile ilgili meseleler üzerine ayrıntılı olarak düşünmüştür.” diye eklemişti. Şimdi, Amerikan ticaret politikalarında Dünya Ticaret Örgütü öncesine doğru gidişi değerlendirmek için sanırım önce bunu anlamak lazım. Geçmiş dönem kapitalistleri ile yeni teknolojik devrimin meselelerini yönetmek hiç de kolay olmayacak.

Başkan Trump ilk geldiğinde Amerika’nın bir zamanlar liderliğini yaptığı Trans Pasifik Ortaklığı ile artık ilgilenmediğini söylemişti. Bu durumda TPP sürecine dahil olan diğer 11 ülke, eski tartışmalarda Amerikan tarafının öne çıkardığı yatırımların korunması ile ilgili bir dizi hususu metinden çıkartarak, kendi aralarında bir serbest ticaret anlaşması olarak CPTPP’yi imzaladılar. Anlaşmaya Yeni Zelanda, Avustralya, Brunei, Kanada, Şili, Japonya, Malezya, Meksika, Peru, Singapur ve Vietnam katıldı. Bu ülkeler toplam küresel gelirin yüzde 15’ini oluşturuyorlar.

Amerika yönetimi, Amerikan şirketlerinin çıkarlarını savunmaktan vaz mı geçiyor?

Küreselleşme süreci, bir süreden beri Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)’nü aşmıştı. Herkesin beklediği ise yeni küresel ticaret sisteminin özelliklerini yansıtacak bir yeni ticaret anlaşmasıydı. Bu anlaşmaya DTÖ bünyesinde geçmek mümkün olmayınca, bölgesel ticaret anlaşmaları gündeme gelmişti. Şimdi o sürecin bir nevi sonuna geldik. Dün, Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler yeni dönemin özelliklerini yansıtan bir küresel anlaşmaya karşı çıkarlarken; şimdi Amerika’nın kendisi bir nevi DTÖ öncesi dönemin retoriğine, yani korumacılık sistemin merkezine geri döndü.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türk lirası artık kurtulmuş sayılır mı? 01 Ekim 2018 | 581 Okunma Ali Rıza Amca yine derin bir merak içindeydi 24 Eylül 2018 | 399 Okunma Para bol bulamaç olunca, yatırımcı ne yapar? 17 Eylül 2018 | 228 Okunma Bütün bu işin Türkiye’nin ihracatına bir faydası olur mu? 10 Eylül 2018 | 157 Okunma Aslında Y kuşağının işi daha zor 07 Eylül 2018 | 343 Okunma