Çin’in iktisadi değişimini başlatan, Deng Şiaoping’in en çok sevdiği eski Çin atasözlerinden biri “Tao guang, yang hui” idi. Buna göre ülkenin yeterince güçlenip, iki ayağının üzerinde doğruluncaya kadar “ışığını saklaması” ve tüm potansiyelini âleme göstermek için “zamanını beklemesi” gerekiyordu. Malum etraf tehlikelerle doluydu. Çin Komünist Partisi (ÇKP) 19’uncu Ulusal Kongresi ile birlikte bekleme dönemi artık bitti. Partinin temel çelişkiyi farklı tanımlamasını da bu çerçevede ele almak gerekiyor. Bugün hızlıca ÇKP 19’uncu Ulusal Kongresi sonuçlarından ve buradan Türkiye için çıkarmamız gereken sonuçlardan bahsetmek istiyorum. Gelin bakın benim ilk izlenimlerim neler.
Artık Çin’deki temel çelişki, halkın iyi yaşam talepleri ile dengesiz kalkınma süreci arasında
19’uncu Ulusal Kongre, 36 yıl sonra, Çin toplumunun karşı karşıya olduğu temel çelişkiyi yeniden tanımladı. Temel çelişki, toplumun karşı karşıya olduğu en temel meseleyi tanımlamak için kullanılıyor parti jargonunda. Ya o temel meseleyi doğru tanımlayıp, o işi hallediyorsunuz. Ya da o temel mesele sizi öyle ya da böyle hallediyor. Esas olarak bu kadar basit, bakarsanız.
1949’da Çin Halk Cumhuriyeti kurulduğunda, temel çelişki, halkla emperyalistler ve onların yerli işbirlikçileri arasındaydı. Ana mesele, milliydi bir anlamda. Sonra temel çelişki, proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişkiye doğru evirildi. Derken Çin dışa açılarak zenginleşmeye karar verdiğinde, temel çelişki tanımı açık bir biçimde gözden geçirildi. Düne kadar, siyasi/milli olan temel çelişki, 1981’den sonra artık iktisadi bir mesele oldu. Öyle olduğundan beri de, Çin, her yıl dünyaya orta büyüklükte bir yeni sanayi ülkesi ekledi. Çin’in eyaletleri dünyanın en hızlı büyüyen yerleri oldular. Bu arada kişi başına milli gelir de arttı. Çin’in altyapısı gözle görülür bir biçimde değişti.
1981’de temel çelişki ilk kez iktisadi bir mesele oldu ve bu çelişki artık “Halkın temel maddi ve kültürel ihtiyaçları ile ülkenin geri kalmış toplumsal üretim yapısı” arasındaydı. Üretim yapısı geri kalmıştı. Aynı Türkiye’deki gibi. Herkes köylüydü. 1960 yılında Çin’de kişi başına milli gelir 90 dolardı. 1981 yılında ise ancak 197 dolara yükselmişti. 2016 yılı itibariyle Çin’de artık kişi başına milli gelir 8.123 dolar oldu. Ve 36 yıl sonra, geçen hafta, Çin, temel çelişkinin artık “halkın sürekli artan iyi yaşama ihtiyacı ile dengesiz ve yetersiz kalkınma” arasında olduğunu açıkladı. Parti, bu işi bundan böyle daha iyi yönetmem lazım dedi bir nevi. Ama aynı zamanda artık ortada bir geri kalmış ülke olmadığının da altını çizdi. Peki, ama bunu nasıl yorumlamak gerekir?
Çin’de Çinlilerin istediği gibi küreselleşme oldu. Bizde küresel piyasaların istediği gibi küreselleşme oldu.