Geçenlerde televizyonlardan birinde patetik bir haber vardı. Muhabir “Türk lirası Amerikan doları karşısında hızla değer kazanıyor. Peki lira, dolar karşısında değer kaybederken, fırlayan fiyatlar geri geliyor mu?” diye soruyor ve liradaki bu kısmi toparlanmanın hayat pahalılığı açısından bir ferahlamaya yol açıp açmadığını soruşturuyordu. Oradan aklımda kaldı. Öyle başlayayım. Türk Lirası ve Ayşe teyze artık kurtulmuş sayılır mı? El cevap: Hayır. Gelin bakın anlatayım neden.
YEP, bir nevi, tedavinin başladığı noktadır
Bundan bir kaç hafta önce merak konusu olan, Türkiye’yi idare edenlerin memleketin neyle karşı karşıya olduğunun farkında olup olmadıklarıydı. Şimdi artık Yeni Ekonomi Programı (YEP) ile birlikte döviz krizinde inkardan kabule varmış görünüyoruz. Bir nevi, bugün dünden alayız. Ortadaki kısmi ferahlama ondandır.
Herkes Orta Vadeli Program (OVP) beklerken ortaya konulan YEP’in genel çerçevesi, doğrusu gerçekçiydi. Türkiye ekonomisi öyle uçuyor kaçıyor filan değildi. Önümüzdeki 3 yılda Türkiye, uzun dönem ortalama büyüme oranının altında bir hızla büyüyecek, enflasyon ve işsizlik oranları da kendi uzun dönem ortalamalarının üstünde olacaktı. Önümüzdeki üç yılda Türkiye ekonomisinin düzenli yavaşlaması, pardon “yeniden dengelenmesi” hedefleniyordu.
Ben bu noktada önemli olanın, “o rakam bununla ne kadar tutarlı”dan ziyade, ekonomideki mevcut dengesizliklere ilişkin bu ön kabul olduğu kanaatindeyim doğrusu. Tedavinin başladığı nokta, hastanın öncelikle hasta olduğunu kabul etmesidir. YEP, bu manada, tedavinin başladığı noktadır.
Sert düşüşü (hard landing) engellemek için ne yapmak gerekir?