Afşin Yurdakul, ilk başlarda masum sayılabilecek bir veda konuşması yaptı Habertürk'teki son programında. "Gazetecilik büyük bir kıskaçta; demokrasi olmadan, hukukun üstünlüğü olmadan, ifade özgürlüğü el üstünde tutulmadan nefes alamaz" sözleri ise, masumiyetten hayli uzaktı. 10 yıl boyunca Habertürk'te program yapan Afşin Yurdakul'un konuşmasını bu sözlerle noktalaması, niyetinin pek de halis olmadığını ortaya koydu bana göre.
Çünkü, gazetecilik mesleği ile ilgili değildi Afşin Yurdakul'un yaptığı veda konuşması; ABD'ye yerleşme kararıydı Habertürk'ten ayrılma sebebi. Bir hafta önce sık sık programlarına konuk ettiği Prof. Ufuk Akçiğit evlenen Afşin Yurdakul, ayrılık kararını aynı zamanda nikah şahidi olan Kenan Tekdağ'a iki buçuk ay önce bildirmişti.
Peki...
Afşin Yurdakul neden giderken "Gazetecilik mesleği büyük kıskaçta, demokrasi olmadan, hukukun üstünlüğü olmadan, ifade özgürlüğü el üstünde tutulmadan nefes alamaz" deme gereği duymuştu? 10 yıl boyunca Habertürk'te baskı altında mı gazetecilik yaptı Afşin Yurdakul?
Cüneyt Özdemir'in dediği gibi, 10 yıl çalıştığı kurumda gazeteciliğin kıskaçta olduğunu gördüyse bu hanımefendi, niye suskun kaldı bugüne kadar? Niye bugünkü gibi ifade özgürlüğü özlemi depreşmedi acaba? "İfade özgürlüğü el üstünde tutulmadan nefes alamaz" demesi için önce evlenip, sonra ABD'ye yerleşmesi mi gerekiyordu?
Afşin Yurdakul'un Habertürk'te yaptığı "gazetecilik kıskaçta" olmadı hiç bir dönem. "Kıskaçta"ymış gibi yaptı. ABD'deki "kariyer plânı" için sarfetti o "artistik veda cümleleri"ni... "Baskı altındaki gazeteciler"i oralarda Türkiye'nin aleyhine konuşturmak veya yazdırmak için besliyorlar.
Afşin Yurdakul onlardan biri oldu!
O öyle istedi daha doğrusu...
Ne diyelim; hayırlı olsun!