Enflasyon yükseldikçe yükseliyor, zam yağmuru tahammül sınırlarını aşıyor, iktidar yıpranıyor ama başka bir ülkede ana muhalefet partisine gün doğuracak olan bu vaziyete rağmen CHP yerinde sayıyor.
‘Ekonomiyi düzeltirse CHP düzeltir’ dedirtemediği gibi, tepki oylarını da çekemiyor CHP.
Anketlerde AK Parti oylarında görülen düşüş CHP oylarına zerre kadar bile yükseliş olarak yansımıyor. (İYİ Parti’ye ise -belki CHP’nin müttefiki olmasının da tesiriyle- şimdilik çok az yansıyor. Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’ne -belki CHP’nin potansiyel müttefikleri olarak görülmelerinin de tesiriyle- hakeza.)
Daha ziyade kararsızlar yükseliyor AK Parti irtifa kaybettikçe.
AK Parti kökenli kararsızların gelişmelere bağlı olarak yeniden AK Parti’de karar kılmaları mümkün ama öyle yapmasalar bile CHP’ye yönelmeyecekleri anlaşılıyor.
Yönelebilecek olsalardı bunun emaresini şimdiye kadar görürdük.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu uzun zamandır değişim işaretleri veriyor, geçmişteki başörtüsü yasağı meselesinde CHP’nin sergilediği tavırdan ötürü özeleştiri yapıyor, muhafazakâr kesimle helalleşmekten bahsediyor vs, vs, vs, ama yok işte, yok.
Niye yok?
Çünkü Kılıçdaroğlu bu söyleminde samimi olsa bile (hissimce samimi), mukaddesatla kavgalı tek parti diktatörlüğü ve 28 Şubat mirası, mütedeyyin yahut muhafazakâr kitleleri CHP’den uzak tutmaya devam ediyor.
En iyi ihtimalle ‘Kılıçdaroğlu ne yaparsa yapsın CHP kafasını değiştiremez’ diye düşünüyor bu cenahtakiler.
Ve CHP Meclis Grup Başkanvekili Özgür Özel’in okul öncesi Kur’an kursu hakkında “orta çağ zihniyeti” diye 28 Şubat ağzıyla konuşması gibi ‘Bildiğin CHP’ manzaraları bu kanaati kuvvetlendiriyor.
...