Afrin’in 500 bin nüfuslu şehir merkezine girilmemesi gerektiği, zira PKK/YPG’nin sokak sokak ve ev ev direneceği, bu direnişin aylarca süreceği, yüzlerce hatta binlerce şehit verileceği, sivil ahalinin mahvolacağı, Afrin’in enkaza döneceği söyleniyordu. Tedirgindik. “Yöneticilerimizin bir bildiği vardır” demekle beraber, “acaba” demeden de edemiyorduk. Türk Silahlı Kuvvetleri, Polis / Jandarma Özel Harekât ve Özgür Suriye Ordusu dün -Çanakkale Zaferi’nin 103’üncü yıldönümünde- sabahleyin Afrin’in şehir merkezine ciddi bir direnişle karşılaşmadan girdi ve o “acaba”nın yerini hamdüsena aldı. PKK/YPG teröristleri ortalıkta görünmüyor ve bunların ayaklanmaya çağırdığı halk gayet sakin. Teröristler Afrin’den çekilirken yahut şehrin sivil ahalisine karışırken askerlerimize elbette bazı tuzaklar (askerlerimizin daha evvel Diyarbakır, Şırnak, Mardin gibi illerimizdeki hendek terörüyle mücadele karşılaştıkları ve üstesinden geldikleri türden tuzaklar) kurmuşlardır, fakat yukarıda mezkûr kâbus senaryosu ortadan kalkmış bulunuyor. Bu işin Afrin yıkılmadan ve kan gövdeyi götürmeden bitirilmesini nasip eden Rahman’a şükürler olsun. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başkomutan sıfatının hakkını vermiştir. FETÖ’den ve genel olarak milli irade ile çatışma halinden kurtarılarak askerlik mesleğine yoğunlaşması sağlanan ordumuz, mesleğinin hakkını vermiştir. PÖH ve JÖH, “özel”liğinin hakkını vermiştir.