Sultan Murad Hüdavendigâr komutasındaki Osmanlı ordusu ile Sırp Despotu Lazar komutasındaki Haçlı ordusu, Haziran 1389’da Kosova’da muharebeye tutuştu. Kazanan taraf Osmanlılar oldu. Sırbistan vergiye bağlandı, Osmanlılar Balkanlara yerleşti, Bizans’ın etrafındaki Osmanlı çemberi tamamlandı… Hal bu iken Sırplar her sene Kosova Muharebesinin sene-i devriyesini kutlarlar. Bunu ilk duyduğumda inanamamıştım. “Yenildikleri savaşın yıldönümünü nasıl kutluyorlar? Kutlarken ne diyorlar?” diye sorduğum bir Boşnak, Sırpların şöyle dediğini ileri sürmüştü: “Türkler korkakça saldırıyor, Sırplar kahramanca kaçıyordu. ” Güzel espri, fakat tarihçilerden öğrendiğimize göre Kosova’da iki taraf da iyi savaşmış ve birbirine ağır kayıplar verdirmiş; Haçlı ordusunda bilhassa Sırplar (en azından doğrudan doğruya Lazar’a bağlı olan Sırplar) varlarını yoklarını ortaya koyarak savaşmışlar. Bu arada Sultan Murad Hüdavendigâr’ı da katletmişler. *** Dikkat buyurun, “miş” diyorum; çünkü “Türk Sultanı Murad’ı savaş meydanında öldüren Sırp kahramanı Miloş Obiliç (veya Kapiloviç)” hikâyesinin yalan olduğuna dair iddialar da var. Sultan Murat Hüdavendigâr’ın aslında hanedan içi bir çatışmaya kurban gittiği ve Osmanlı Devleti’nin bunu gizlediği, söz konusu hikâyenin -Sırp milli şuurunun inşasında bir ‘rol modeli’ne duyulan ihtiyacı karşılamak için- uydurulduğuna dair iddialar… Kosovalı Arnavut tarihçi Muhammed Pirraku’nun bu konuda bir kitabı var. Esasen doktora teziydi bu kitap.