Aşağıdaki satırları 2014’ün haziran ayında yazmıştım. Şu günlerde yeniden dikkatinize sunmakta fayda görüyorum. Yazıda geçen Nuri Maliki (Eski Irak Başbakanı) ismini Bağdat Rejimi olarak okuyabilirsiniz. Maliki artık görevde değil, ama mezhep taassubuna dayanan siyaseti halen cari.
***
Nuri Maliki herhalde şöyle düşünüyordur: Orta Irak’ta iki senedir devam eden Sünni Arap ayaklanmasını bastırmaya polis ve askerimizin gücü yetmedi. Şimdi IŞİD öcüsü sayesinde bizim yanımızda seferber olan uluslararası güçlerin yardımıyla bu işi nihayet halledebileceğiz. Mezhep savaşı atmosferini besleyen Sistani gibi adamların harekete geçirdiği milis güçler de devrede. Sünni şehirleri bir güzel bombalanacak, yağmalanacak ve isyancıların beli kırılacak. Bu arada Kürtler de çatışmalarda bir güzel kan kaybedecek. Günün sonunda Irak’ın her karışı kayıtsız şartsız bizim kontrolümüz altına girmiş olacak...
Maliki bir türlü akıllanmıyor. Olanlardan bir türlü ders almıyor.
Sünni Araplar kendilerini sadece silahla ifade ediyorlardı; fakat Türkiye’nin yoğun baskıları üzerine siyasi sürece dahil olmayı kabul edip seçimlere katıldılar, hükümetlerde yer aldılar, yeni Irak’ın barış yoluyla inşasına katkıda bulunmaya çalıştılar. El Kaide unsurları haricinde hükümetle veya Şiilerle savaşan Sünni Arap kalmamıştı. Ne yazık ki Maliki ve destekçileri bunun kıymetini bilmediler. Barışı sağlayan Türkiye’ye düşmanlık ettiler, silahlarını toprağa gömen Sünni Arapların ensesinde boza pişirdiler, önde gelen Sünni Arap siyasetçilerinin kapılarına tanklarla dayanıp onları tutukladılar veya hicrete zorladılar. Barışçı çözüm perspektifi böylece ortadan kalktı ve Sünni Arap kabileleri -Arap devrimlerinin de etkisiyle- isyan bayrağını çektiler.