Süleyman Yeşilyurt, 2001 senesinde “Atatürk’ün Gönül Galerisi” diye bir kitap çıkardı.
Posta, Milliyet gibi gazeteler o kitapta yer alan bazı bilgi yahut iddiaları zevkle konu etti.
Kimse bunu şikâyet konusu yapmadı, Yeşilyurt hakkında suç duyurusunda bulunmadı.
Söz konusu gazeteler hakkında kanuni takibat da söz konusu olmadı.
***
Yıllar geldi, yıllar geçti.
Tam 16 yıl.
Yeşilyurt, gazete haberlerine konu olan o iddialarından birisini geçen hafta TV Net’teki Derin Tarih programında tekrar etti.
Posta yahut Milliyet’te nasıl yer almışsa aynı o şekilde; ne bir eksik ne bir fazla.
Gelgelelim bu sefer yargı harekete geçti ve Süleyman Yeşilyurt yekten tutuklandı!
Bir terslik yok mu bu işte?
Yeşilyurt’un iddiası suç unsuru içeriyorsa, yargı bunun gereğini yapmak için niye 16 yıl bekledi?
O kitabı, o gazete haberlerini 16 yıl boyunca niye görmezden geldi?
***
Şimdiki durumun eskisinden farklı olduğu, kamuoyunun Yeşilyurt’a bu sefer büyük tepki gösterdiği, yargının bunu görmezden gelemediği söylenecek olursa…
Eyvah!
Demek ki hangi kanunun nerede nasıl uygulanacağını Twitter trendleri ve gazete manşetleri tayin edebiliyor.
Daha evvel de yazdım: Yeşilyurt’un yaptığını çirkin buluyorum ama böyle meselelerde maşeri vicdanın yaptırım gücüyle yetinilmeyip kanuni takibata tevessül edilmesi makul değil.