Kafkas Üniversitesi hocalarından Prof. Dr. Nazir Cihangir İslam da Kanun Hükmünde Kararname ile görevden alındı, memuriyetten atıldı.
Bu müthiş hamleden ötürü hükümetimizi tebrik eder, devlet büyüklerimizin ellerinden öperim.
Vatan onlara minnettar.
Cihangir İslam’ın tasfiyesi sayesinde demokratik hukuk devletimiz çok büyük bir belayı daha başından savmış oldu.
Esaslı bir ortopedi doktoru ve Aliya İzzetbegoviç çizgisinde esaslı bir münevver kisveleri altında bozgunculuk yapıyordu Cihangir İslam.
FETÖ’cü filan değil… Hakkında öyle
bir suçlama da yok… Üstelik,
15 Temmuz’da tankın üzerine çıkanlardan... Ama, meşhur “Barış İçin
Akademisyenler İnisiyatifi Bildirisi”ni imzalamadıysa da, o
bildiriyi imzalayanların gözaltına alınmalarına itiraz
mahiyetindeki başka bir akademisyenler bildirisinin altında imzası
var; daha ne olsun?
İmzaladığı bildirinin korkunçluğuna bakar mısınız lütfen:
“Biz aşağıda imzası olan akademisyenler, fikir ve ifade özgürlüğü ilkesine bağlıyız ve bu ilkenin akademik yaşamın temel unsuru olduğuna inanıyoruz. Bu temelde, ülkedeki çatışma ortamıyla ilgili kişisel değerlendirmelerimizden bağımsız olarak, siyasi iradenin ve YÖK’ün çok sayıda üniversite mensubunun imzaladığı ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriye karşı gösterdiği tepkiyi yanlış ve kaygı verici buluyoruz. İfade özgürlüğü olmadan demokrasi olmaz. Üniversite ve akademisyenin görevi akıl yürütme ve vicdan muhakemesi sonunda vardığı fikirleri toplumuyla paylaşmaktır. Fikrin eleştirilmesi demokrasinin, fikri ifade edenin cezalandırılması ise otoriterliğin niteliğidir. Akademisyenlerin ülke sorunlarıyla ilgili dile getirdikleri görüşlerinin siyasi irade tarafından cezalandırılmaya çalışılması, akademik özgürlüklere darbedir. Böyle darbeler her şeyden önce toplumsal gelişmeyi durdurur. Ülke demokrasisine verilecek en büyük zarar, fikri söylemek değil, fikri ifade ettirmemektir.”
Nasıl?
Okurken tüyleriniz diken diken oldu, değil mi?