Ağustos 2011’deki görüşmede Davutoğlu’nun Esed’e İhvan-ı Muslimin (Müslüman Kardeşler) Teşkilatından birkaç kişiyi kabineye almasını telkin ettiği ve Ankara-Şam ilişkilerinin o nedenle bozulduğu iddiasının doğru olmadığını belirtmekle, “Esed’e İhvan’la uzlaşmayı telkin etmek zaten olacak şey değildi” demiş olmuyorum.
Bilakis, Esed’le ilişkilerinin iyi olduğu günlerde hükümetin bunu yapmasını arzu edenlerdendim.
Hatta, vaktiyle Esed’e uzlaşma mesajı gönderen İhvan’ın bu adımının karşılıksız bırakılmaması için bizzat gayret gösterdim, Esed’e yakın çevreler nezdinde bu konuda ricacı oldum. (Özgürlük ve adalet talebiyle sokağa çıkanların katliamdan geçirildiği günlere kadar o çevrelerle sıkça görüşüyordum ve İhvan’la uzlaşmayı savundum diye benimle ilişkisini kesen olmamıştı.)
18 Mayıs 2009’da Yeni Şafak’ta “Suriye İhvanı ne olacak?” başlığı altında o minvalde bir yazı da yazdım.
Bu vesileyle o yazıyı -kısaltarak- paylaşmak isterim:
“1970’li ve 80’li yıllarda İhvan-ı Muslimin Teşkilatının Suriye kolu ile Hafız Esed liderliğindeki Baas rejimi arasında şiddetli çatışmalar...