AK Parti ile MHP arasındaki ittifak, bu partilerin yöneticileri ve bilhassa AK Partili bazı kanaat önderleri tarafından bir menfaat ortaklığı değil dava arkadaşlığı olarak takdim edildi. Az zamanda çok yol alındı, geçmişteki kavgalar unutuldu, saflar sıklaştırıldı ve oluşan yeni atmosferde AK Partililerin hatırı sayılır bir kısmı “Ha AK Parti ha MHP” demeye başladı. Zamanla birçok AK Partili bunun da ötesine geçip MHP’nin AK Parti’den daha iyi olduğunu söyler oldu ve “Cumhurbaşkanı seçiminde oyum tabii ki Reis’e, ama milletvekili seçiminde MHP’ye o vereceğim” trendi doğdu. MHP’liler arasında “AK Parti daha iyi, oyum AK Parti’ye” diyenlere ise rastlanmadı pek. Neticede MHP, İYİ Parti’ye kaybettiği oyları MHP’den gelen oylarla telafi edebildi. AK Parti dünkü seçimde yüzde 42 civarında kaldığına göre, Kasım 2015 seçiminde aldığı yüzde 49,5’in beş ilâ yedi puanını MHP’ye (çok az bir kısmı da SP ve İYİ Parti’ye) ‘transfer’ etmiş olmalı. AK Parti çok oy kaybetti, evet; ama iktidarının 16’ıncı yılında hâlâ yüzde 40’ın üzerinde oy alabilmesi büyük başarı (Yahut muhalefetin büyük başarısızlığı). Yüzde 42,5… Bu oran, diğer demokratik ülkelerdeki seçimlerde birinci gelen partileri kıskançlıktan çatlatacak kadar yüksek. Fransa’da Devlet Başkanı Emmanuel Macron’un REM’i son seçimde yüzde 32, Almanya’da Başbakan Angela Merkel’in CDU’su son seçimde yüzde 30’da kaldı… 15-16 yıldır iktidarda olan Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden ve yine tek turda cumhurbaşkanı seçilmesi daha büyük bir başarı (Yahut muhalefet için daha büyük bir başarısızlık). 2014’teki oy oranını koruyan ve hatta bir puan kadar arttıran Erdoğan, ipi MHP’nin desteğiyle göğüsledi; ama bu seçimde MHP’ye meyleden Erdoğan taraftarlarının oyları AK Parti’nin oylarına eklendiğinde ortaya çıkan yüzde 47 ilâ yüzde 49 gösteriyor ki, Erdoğan MHP desteği olmasaydı bile -ikinci turda- cumhurbaşkanı seçilebilirdi.