Cemaleddin Efgani İttihad-ı İslam’cıydı ve fakat emperyalizmle mücadelede ulusal kimliklerin (“Cezayirli”, “Hintli”, “Mısırlı” gibi) önemine inanıyor ve her Müslüman ulusun kendi ulusluğunu gerçekleştirip bu mücadeleyi kendi başına vermesi gerektiğini düşünüyordu.
Ulusal bağımsızlıklar kazanıldıktan sonra İslam ülkeleri bir şekilde birleşeceklerdi.
Esasen milliyetçiliği gericilik olarak gören Marksistler ‘Üçüncü dünya halklarının milliyetçiliği, emperyalizmin ve dolayısıyla kapitalizmin çarkına çomak sokması hasebiyle ilericilik sayılabilir ve bir süreç olarak görülmesi kaydıyla muteber kabul edilebilir’ diyorlardı ya bir zamanlar; öyle bir şey.
Hülasası budur Efgani okulunun.
Türk milliyetçiliğinin bazı öncülerinin bu okulda yetiştikleri söylenir.
Efgani’nin İstanbul’da ikamet ettiği yıllarda onun evine gidip gelir, fikirlerinden beslenirlermiş.
Ziya Gökalp de doğrudan veya dolaylı olarak o rahle-i tedristen geçmiş.
***
Merhum Nevzat Kösoğlu, “Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu ve Ziya Gökalp” adlı eserinde (Ötüken Yayınları), “Türkçülüğün Esasları”nı tayin eden Gökalp’in çıkış noktasında Türkçülüğün değil İttihad-ı İslam’ın esas olduğunu vurgular.