İran’da 12 Haziran 2009’daki cumhurbaşkanlığı seçimini Mahmud Ahmedinejad’ın kazandığı ilan edilince, reformcu cumhurbaşkanı adayları Mir Hüseyin Musavi (Eski Başbakan) ve Mehdi Kerrubi (Eski Meclis Başkanı), seçime hile karıştırıldığını iddia etti.
Bunun üzerine protesto gösterileri başladı.
Rejimin baskıcı uygulamalarını kaldırarak veya en azından yumuşatarak anayasa çerçevesinde özgürlük alanını genişletmeyi vaat eden Musavi, Kerrubi ve eski -reformcu- cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin posterlerini taşıyan göstericiler, rejim güçlerinin şiddetli müdahalesine maruz kaldı.
Gösteriler kana bulandı, birçok kişi öldü.
Ve gözaltılar, tutuklamalar, işkenceler…
O günlerde “Bütün reformculara ‘zıdd-ı inkılabi’ nazarıyla bakan gönüllü devrim fedailerini Ahmedinejad muhaliflerinin üstüne salarsak çatışmayı derinleştiren İran devleti”ni eleştirirken, “Nümayişlerde Şah’ın veya onun oğlunun değil Mir Hüseyin Musavi ve Muhammed Hatemi’nin posterleri taşınıyor fakat bu kanlı tahriklerin önü alınmazsa bir gün muhaliflerin ellerinde sistem dışı posterler de görebiliriz” demiştim. (Yeni Şafak, 20 Haziran...