İran’a yakınlıklarıyla bilinen bazı çevreler, geçen pazartesi günü bu köşede çıkan Suriye konulu “Savaşsa savaş, barışsa barış” başlıklı yazımı yorumlarken, “Bizim 5 sene önce söylediğimiz yere Hakan daha yeni gelebildi. Biz bu işin İran’la konuşularak halledilmesi gerektiğini ta o zaman söyledik, ama yetkililere anlatamadık” dediler.
Hayır, öyle değil. Onlar benim şimdi dediğimi demiyorlardı. Ben de onların o zaman dediğini demiyorum.
Dedikleri şuydu onların: Suriye’de halk ayaklanması filan yok, Siyonist ajanların fitnesi var. Türkiye bu fitneyi beslemesin. İran’la beraber hareket ederek fitnenin bastırılmasına yardım etsin.
Başından beri Suriye Devrimi’ni destekleyen ve halen desteklemeye devam eden, orada asıl fitnenin Esed/Hamaney rejimi olduğunu söyleyen bendenizin o yazıda dediği ise şu: Türkiye, devrimcilere gereken desteği vermekten geri dura dura işlerin bu hale gelmesine (Bağdadi Grubu, İran ve Rusya’nın sahayı kaplamasına) katkıda bulundu; hiç değilse bundan sonra -bütün riskleri göze alarak- savaşın gereklerini yerine getirsin. Yok, Rusya’yla karşı karşıya gelmemek için bunu yapmaktan geri durmaya devam edecekse veya mevcut şartlar kesin bir askerî zafer perspektifine el vermiyorsa, silahlı devrim gruplarının rızasını alarak ‘süratli müzakerelerle acilen barış’ desin ve karşılıklı baldıran zehri içmek pahasına İran’la anlaşmaya çalışsın. Daha evvelki müzakerelerde, üç beş çapulcu olarak gördüğü devrimcileri kolayca tepeleyebileceğinden emin olan (!) İran tarafı burnundan kıl aldırmadığı için bir neticeye varılamamıştı. Devrimciler tarafından burnu sürtülen ve onlarla baş edemeyeceğini anlayınca sahayı büyük ölçüde Rusya’ya bırakmak zorunda kalan, şimdi de inisiyatifi tamamen Rusya’ya kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan İran belki nihayet akıllanmıştır da eskisinden daha makul bir müzakereci olur.
Dikkat buyurun: Daha evvelki müzakerelerden bahsettim. Suriye konulu Türkiye-İran müzakereleri yeni değil yani. Ben de “İran’la hiç konuşmadık, şimdi konuşalım” demiş değilim. Hal bu iken, o çevreler, Suriye meselesinin çözümü için İran’la hiç diyalog kurulmadığı ve işlerin de zaten bu sebeple kontrolden çıktığı intibaını uyandırmaya çalışıyorlar.