En çok maruz kaldığım tepkilerden biri: “Sen hâlâ orada mısın?”
Aşağıdaki yazı (“Bu fetret dönemi de bitecek”) 8 Şubat 2014 tarihlidir ve ben hâlâ oradayım.
***
12’nci yüzyılın ikinci yarısı… Anadolu ve Bilad-ı Şam’ın önemli bir kısmı Haçlı işgali altında… İşgale uğramamış olan Bilad-ı Şam toprakları ise paramparça...
Birbirine karşı Haçlılarla iş tutan basiretsiz, ferasetsiz emirlikler, halklarını ezen ve ülkelerini satan alçak diktatörler hüküm sürüyordu o topraklarda. Manzara bugünkünden beterdi ve fena halde ümitsizlik telkin ediyordu. Bu telkinden etkilenmeyen Nureddin Mahmud Zengi candan bir Besmele çekip mücadeleye girişti ve işgalcilerle onların yerli işbirlikçilerini türlü çeşit yollarla tasfiye edip Bilad-ı Şam’ı özgürleştirdi, birleştirdi. Mısır’la birliği de tesis etti.
Bu sürecin başı çok enteresandır: Zengi’nin o topraklarda yaşayan halklara yolladığı mektuplarla başladı her şey. İslam topraklarını işgal ve sömürüden kurtarmak için birliğe duyulan ihtiyaca dair mektuplarla.
Bu mektuplar camilerde, tekkelerde, kahvehanelerde, pazar yerlerinde yüksek sesle okundu ve halkların kalplerine nüfuz etti. Dipten bir dalga yükseldi. Kahpe rejimler o dalgaya direnemediler. Zengi’nin kuşatması ve kendi tebalarının baskısı altında zayıfladılar. Zengi’nin kontrolüne geçen her karış toprakta behemehal adil bir düzenin kurulması, diğer topraklarda yaşayan Müslümanları O’nun idaresine iyice özendirerek bu süreci hızlandırdı.