Azerbaycan Türklerinin kulakları çınlasın, onlar otomobile Rusça makine manasında “maşin” derler; bu öyle hoşuma gider ki bundan kabak ben de otomobilimi maşin diye anayım.
Film festivaliyle meşhur Cannes şehrine 200 kilometre kala göz kapaklarımın düşmeye başladığını fark edip, istirahat maksadıyla bir benzin istasyonunun park yerinde durdum.
Koltuğumu yatırıp uykuya daldım.
Daha 10 dakika bile kestirmemiştim ki camın tıklanmasıyla uyandım.
Maşinimin yanında bir adam kahkahayla gülerek camı açmamı işaret etti.
Açtım.
Türkçe “Avrupa’ya bu arabayla mı geldin? Allah iyiliğini versin” dedi.
“Ne var ki bunda?” diye sordum.
Evvelkinden de ziyade gülerek “Yaw, bu arabayla seni Avrupa’ya nasıl aldılar?” demesin mi?
Maşinim minikliğiyle dalga geçiyordu.